Ramazan ayında da İstanbul Büyükşehir Belediyesi işçi çıkarmaya devam etti. Bu sefer işten çıkartılanlar, 28 Şubat darbesinde asker brifingli yargının zindana attığı bir grup Müslüman Anadolu evladı. Mevzuyla alâkalı görüşlerimi inşaallah Cuma günü yazacağım. Bugün köşemi, "28 Şubat Mağduru İşçi Dayanışma Platformu"nun basın açıklamasına ayırıyorum. Yaşayanların kaleminden İBB işçilerinin uğradığı hukuksuzluk ve haksızlık:
"2019 yerel seçimlerini kazandıktan sonra hem kendilerinin hem de ortaklarının partizan ve militanlarına iş alanı açabilmek için işçi kıyımına girişen CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İslâmî hassasiyet taşıyan birçok arkadaşımızı, gerek psikolojik taciz (mobbing) uygulayarak, gerekse de iş akitlerini doğrudan feshederek ekmeklerinden etmiştir.
Amacına ulaşma noktasında bahane üretmekte mâhir olan İBB yönetiminin, arkadaşlarımıza yönelik bulduğu bahane ise, 28 Şubat darbecileri tarafından verilen mahkûmiyet kararları olmuştur. Ancak buradaki samimiyetsizlik şuradan bellidir ki, yeniden yargılanmalar neticesinde beraat eden arkadaşlarımız bile işten çıkarılmış, iş mahkemelerinin işe iade kararları da yok sayılmıştır.
Bulduğu her fırsatta memlekete ihanet eden ve Batılı emperyalist güçlerin taşeronluğuna soyunan kansızlarla, 28 Şubat darbesinin mazlum ve kahramanlarını aynı kefeye koymak; ekmeğinin peşindeki bu insanları hükümetle olan çatışmalarında bir silâh olarak kullanmak hangi vicdana sığar? Kaldı ki, meşrû hükümeti darbe yolu ile yıkmak, binlerce masum insanı inancından dolayı fişlemek, başörtülü insanları kamu hayatının dışına atmak ve başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere darbeye karşı çıkan binlerce insanı brifingli yargı eliyle mahkûm etmekle malûl 28 Şubat darbecileri ve işledikleri cürümler hâlâ unutulmamış olup, millet hafızamızdaki tazeliğini korumaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı "Bunların tek derdi, 15 Temmuz'un faillerini yeniden devlete doldurmak; PKK'yı İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde doldurmak ve dolduruyorlar" şeklindeki açıklamasından da anlaşılacağı üzere, Ekrem İmamoğlu idaresindeki İBB yönetimi, PKK ve FETÖ melânetine olan vefa borcunu ödeyebilmek için, 28 Şubat'ın brifingli, dolayısıyla hukuksuz yargı kararlarının iptali mevzuunda kangren hâlini alan ihmali fırsat bilmiş ve bu kararları bahane ederek çok sayıda arkadaşımızı ekmeğinden etmiştir.
Ekrem İmamoğlu yönetiminin, kendi dönemlerinde işe alınan PKK'lı teröristlerin tespiti vazifesini hükümete ısmarlayıp masum köylü pozlarına bürünürken, bizim arkadaşlarımızın 28 Şubat darbecileri tarafından brifingli yargıya siparişle hazırlatılmış hukuksuz dosyalarını aynı gün içinde tespit edip İsmail Saymaz gibi yancı gazeteciler eliyle gündeme taşıtması cingözlüğü dikkatimizden kaçmamıştır.
Tıpkı 15 Temmuz'da olduğu gibi 28 Şubat darbesinde de memleketimizin işgaline karşı çıkmış insanlar olarak, darbe hukukunun gayrimeşru mahkeme kararlarından azâde biçimde, bizim alnımız açık, yüzümüz pâktır. Ve, İBB'de çalıştığımız dönemle alâkalı olarak en ufak bir hukuksuzluk veya suistimâl de sözkonusu değildir. İşimizi hakkıyla yapmış olarak, çoluk çocuğumuz için kazandığımız rızkın her kuruşu helâldir.
Bizlerin, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere yetkili mercîlerden, İBB yönetiminden, resmî makamlardan ve kamuoyundan talebimiz; bir ân evvel harekete geçilerek mağduriyetlerimizin sonlandırılması ve 28 Şubat'a ait hukuksuz kararların iptal edilerek işlerimize iadenin sağlanmasıdır.
Bu hukuksuzluğun duyurulması ve ihtiyacımız olan desteğin sunulması noktasındaki her türlü desteğe şimdiden müteşekkiriz."