Ekrem İmamoğlu'nun, seçimlerin iptal edildiğini öğrendiğinde sarıldığı bir kavram bu; ‘kul hakkı’. Titreriz biz ‘kul hakkı’ üzerine. Çünkü davamız Hak'tır bizim. Korkarız Hakk'ı incitmekten. Çünkü inandığımız Allah Hak'tır bizim. Başımız gözümüz üstüne, can evimizdeki yüce bir mefhum. Ama eş başkanı olarak hemen yanında duran Canan Kaftancıoğlu başka şeyler söylüyor. Dini hemen her değeri, ezanı, Ramazanı ve şehitleri hiçe sayan hakaretleri de bu yanda. Bu nasıl bir ikilik? Doğrusunu isterseniz, İstanbul, bu ‘takiyye’yi taşımaz.
***
YSK, İstanbul Büyükşehir Belediyesi için mahalli seçimlerin tekrarlanacağını duyurdu. Mazbata iptal oldu. 23 Haziran'da yeniden sandık başına gideceğiz. YSK, iptal kararını verirken, sandık kurullarının oluşturulması sırasında yapılan ciddi hataları gerekçe olarak gösterdi. Yasaya göre, sandık kurulları 7 kişiden oluşur ve bunların 2'si kamu görevlisi olmak zorunda. Ama öyle görülüyor ki; 225 sandık kurulu başkanı ile 3500 sandık kurulu üyesi, yasaya göre kamu görevlileri arasından atanacağı halde bu kurala uyulmamıştır. YSK, bunu iptale giden karar sürecinde çok ciddi bir şekilde araştırdı. AK Parti'nin baskı tesiriyle böyle karar çıktığını düşünenler yanılıyorlar. Çünkü AK Parti'nin sandık kurullarındaki usulsüzlük iddiası, 19 bin 623 kişiyi kapsıyordu.
Bir diğer iptal gerekçesi ise ‘oy sayım döküm cetvelleri’ndeki usulsüzlüklerdi... Düşünün ki kılpayı biten bir seçimde çok az bir oy farkı var. Bu durumda, tarafların oy sayım dökümünü ciddiyetle soruşturmasından daha tabii ne olabilir! 31 Mart'taki seçimden sonraki sabahı hep birlikte hatırlayalım. Evvela CHP ile AK Parti arasındaki oy farkını 29 binlerde gördük. Derken itirazlar başladı. Ve oyların itiraz edilen ilçelerde tekrardan sayılması aşamasında gördük ki aradaki fark, sürekli AK Parti lehine kapanarak, 13 binlere kadar indi.
Sadece bu durum bile şüphe uyandırmaya yetmez mi? Niçin hep AK Parti lehine düzeliyor sonuçlar da, niçin CHP lehine yükselmiyor sonuçlar... Çünkü sandık sayılmış, oylar belirlenmiş ama sonuçlar, oy sayım döküm cetvellerine kayıt edilirken, ya sehven, ya kaydırılarak veya bilinçli bir şekilde hep AK Parti azaltılarak ve CHP şişirilerek kaydedilmiş...
İşte bu sebeplerden, seçim yeniden yapılacak İstanbul'da.
***
Bu arada kısa süreliğine de olsa AK Parti, kendi gücü üzerinden çok ciddi bir sınav yaşadı. Büyüklüğe ve galibiyete yaslanmak, çoğu kez gevşemeye götürür. Büyük ve başarılı projeler, küçük insanın gerçek dünyasına dokunamaz çoğu kez. Ben bu süreçte hep Endülüs'ün duvarlarında kayıtlı ‘la galibe illallah’ sözünü hatırladım. Allah'tan başka galip yoktur. AK Parti sürekli olarak metal yorgunluktan bahsetti. Mana-dava yorgunluğunu da gözden geçirmek zorunda. Ola ki gayretullaha dokunur, “Ben yaptım” demek yerine, “Allah'ın izniyle biz yaptık” demek daha güzeldir.
Bu kısa sürede Canan Kaftancıoğlu gerçeği ile de tanıştık. PKK taraftarı pervasız dili, ezana, İslam kutsallarına alenen hakaret eden sivri dili ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne eş başkan olmuştu. Umarım AK Parti küskünleri, bu kısa kabustan ders alırlar. Ama benim sözüm küskünlerle sınırlı değil. Onları küstüren neyse, o da değişmeli…