İİT Çarşamba günü yaptığı olağanüstü toplantı ile benim beklentilerime cevap vermediyse de ABD’nin karizmasını çizen bir sonuç hasıl oldu.
O güne kadar ABD bir karar alırdı kimse sesini çıkarmaz boyun eğer rıza gösterirdi.
İslam Alemiilk kez ABD kararına baş kaldırdı, meydan okudu.
Erdoğanliderliğinde yapılan toplantıya da bu yakışırdı.
Şimdi ABD düşünsün.
***
Bir haftagibi kısa bir süre içinde 48 ülkeyi bir araya getirip ABD’ye rest çekecek bir karar çıkarılmış olması tek başına bu toplantının başarılı olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
Trump’ın gayri meşru kararınakarşı İslam dünyasının Kudüs’ü Filistin’in başkenti ilan etmesi fevkalade cesur bir karardır.
Bu karar Trump’ın gayri meşru kararını gölgede bırakmıştır.
Filistin’e büyük bir moral olmuş İsrail ise bu cesur karar karşısında ezilmiştir.
***
Mahmud Abbas bile ‘İslam konferansının ilk kez faydalı bir karar aldığını’ söylemiştir.
Hatta toplantı öyle etkili olmuştur ki, düşük düzeyde katılan Suudi Arabistan bile daha toplantı dağılmadan bizzat kralın ağzından ‘Filistinlerinin Kudüs’ü başkent ilan etme haklarının bulunduğunu’ açıklama ihtiyacı hissetmiştir.
Toplantıya katılmayan ya da gönülsüz katılanlar da çıkan sonucun etkisi altında kalmışlardır.
***
Gerçekçi olalım, bu karar ne Trump’a geri adım attıracak ne de İsrail’i işgal ve zulümden ırak tutacaktır.
İsrail her zamanki şımarık tavrını sürdürecek, işgale Filistinlilerin hukukunu ihlale devam edecektir.
Fakat önemli olan İstanbul zirvesi, bu işgal ve ihlallere dur demek için gerekli olan İslam dünyasının birlik ve beraberliği için ilk adımı atmış olmasıdır.
Türkiye liderliğindeki bu toplantı oyunu bozmuştur.
ABD İslam dünyasının itimadını resmen kaybetmiştir.
***
Bardağın boş tarafına gelecek olursak.
İslam dünyası Kudüs’ü kırmızı çizgi olarak görmesine rağmen liderlik düzeyindeki katılım düşündürücüdür.
57 ülkeden sadece 15’inin (KKTC, Libya, Yemen ve Filistin’i saymıyorum) başkanlık düzeyinde temsil edilmesi demek, katılmayan liderlerin Kudüs’e gereken ehemmiyeti vermemeleri demektir!
Türkiye üzerine düşeni yapmış toplantıyı organize etmiştir. Liderleri davet etmiştir.
Liderler bütün programlarını iptal edip bu toplantıya katılmalı ve kararda 48 ülke liderinin imzası olmalıydı.
48 ülke bir şekilde imza atarak başarı sağlanmıştır ama imzaları bakan ve temsilci yerine liderler atsaydı elbette ki daha etkili olurdu.
***
İlgisi bu düzeyde olan liderliklerle yapılan toplantıdan böyle bir sonuç çıkmış olması bile başlı başına büyük başarı olarak değerlendirilmelidir.
Filistinli kardeşlerimiz Kudüs’ün doğu ve batı Kudüs diye iki ayrı şehirmiş gibi ifade edilmesinden hoşnut olmasalar da genel yaklaşım 1967 öncesi sınırlar çerçevesinde iki devletli çözüm olduğundan bu ifadeler kullanılmıştır diyebiliriz.
Bununla birlikte Filistinli grupların eleştirilerini ciddiye almak gerekir diye düşünüyorum.
***
Filistin sorunu ve yaşanmakta olan diğer sorunların çözümü için her şeyden önce İslam dünyasının birlik ve beraberliğinin sağlanması lazım.
Toplantı bu konuda ilk adımı atmış sayılır.
Filistin meselesinin çözümü için ise Filistinliler arasında bir uzlaşma sağlanması şarttır.
Ama süresi dolmuş; ilişkileri, pazarlıkları ve politikaları şaibeli Mahmud Abbas ile de sağlanamayacağını herkesin bilmesi gerekir.
Konuşmasının sonunda toplantıya katılma zahmetinde bile bulunmayan liderlere teşekkür ederken takındığı hamasi tavra karşı Türkiye’ye kerhen teşekkür ediyor görüntüsü vermesi dikkatlerden kaçmadı!