Adamlardan biri itibarlı New School hocalarından... Adı Federico Finchelstein ... Diğerinin adı Fabián Bosoer... İkilinin ‘Faşizm esas Avrupa’da yükseliyor’ başlıklı yazısıyla New York Times gazetesinde karşılaştım.
Özetle ‘’Güney Amerika ülkelerine has sanılan faşizan eğilimler giderek Avrupa’da yayılıyor; yakında ‘ırkçı’ partilerin üyeleri Avrupa Parlamentosu’nda çoğunluğu teşkil ederlerse şaşmayalım. Hemen her ülkede görüşleri faşizme yakın partiler öne geçiyor’’ diyorlar...
Avrupa’da ‘anti-Semitizm’ ile birlikte yükseliyormuş ‘faşizan’ görüşler; dünyanın hemen her köşesinde ise yükselen ‘anti-Semitizm’ değil, İsrail-karşıtlığı...
Nedense bizde buna benden başka dikkat eden olmuyor. Birkaç ay önce ‘Bu gelişmeden İsrail’in de haberi olmalı’ başlıklı bir Kulis’te yazdım: Brooklyn College’da düzenlenen bir sempozyumda İsrail’e yönelik ihraç ürünleri boykotunun akademik alana da kayması teklifi dillendirilmişti; şimdi akademik boykot kurumsal bir çerçeveye büründü...
Üye sayısı beşbinin üzerinde olan American Studies Association (ASA) ülkenin ‘Amerikan kültürü ve tarihini araştırmaya vakfetmiş en eski ve en yaygın akademik kurumu’... ASA, geçen hafta, İsrail üniversiteleri ve akademik kurumlarını boykotu destekleme kararını açıkladı.
Boykota katılma kararı alan ilk akademik kurum da değil ASA; daha önce Asian-American Studies derneği de benzer bir karar almıştı. Boykota ilk katılma kararı çıkaran American Association of University Proffessors ise aynı tavrını bir kez daha ilân etti.
Neyi boykot ediyorlar? İsrail’in Filistin halkına ‘apartheid’ politikaları uygulamasını... Birleşmiş Milletler kararlarına uymamasını... Boykot da İsrail’in bu yanlış politikalarına ses çıkarmayan üniversitelerine ve akademisyenlerine karşı...
Kayda değer Amerikan üniversitelerden sadece Brandeis‘’Biz boykota katılmayacağız’’ diyerek kararlara karşı çıktı...
Şaka değil, ciddi sonuçlar doğuracak kararlar bunlar... İsrailli bilimadamları bir ABD üniversitesine gitmeye kalktığında veya bir Amerikalı bilimadamından İsrail üniversiteleri yararlanmak istediğinde ‘boykot’ etkisini gösterecektir...
Profesörler seslerini de yükseltmeye başladılar zaten...
En itibarlı Amerikan üniversitelerinden Princeton’un varlığıyla övündüğü Prof. Richard Falk bir süre önce Birleşmiş Milletler Mülteciler Komisyonu’na Filistinliler konusunda danışman olarak atandı. Prof. Falk’un ilk işlerinden biri, İngilizce yayın yapan Rus televizyonuna görüş açıklamak oldu. Hepsi 30 saniye tutan görüşleri yüzünden İsrail hükümeti ve Netanyahu ile dayanışmayı önemseyen başkaları ayaklandı. Dört yıllığına seçilen Prof. Falk’un kovulmasını talep ediyorlar...
Söylenen söylendi, Prof. Falk itirazları önemsemiyor zaten...
Bu kadar mı? Değil... Hollanda’nın büyük şirketlerinden içme suyu üreten Vitens, henüz birkaç hafta önce İsrail’in Mekerot firmasıyla ortak bir proje üzerinde anlaşmaya varmış olmasına rağmen, Batı Şeria’daki İsrail yerleşim merkezleri yüzünden bu ülkeyle bütün ticari ilişkilerini dondurduğunu açıklayıverdi. Yeni bir olay bu.
Vitens kararına gerekçe olarak şu açıklamayı yaptı: ‘’Şirketimiz ticaretin siyasetten ayrılamayacağı görüşüyle ortak projeler gerçekleştiremeyeceği sonucuna vardı. Uluslararası hukuku gözeterek bu kararı aldık.’’
Tamam mı? Hayır, değil... İngiltere hükümeti de İsrail ile işbirliği içinde bulunan veya ilişki kurmak isteyen firmalarını Batı Şeria’da inşa edilen yerleşim merkezleri konusunda uyardı: ‘’Yerleşim merkezlerinde ticari ve mali riskler var; bu tür işlere girmek isteyenleri teşvik de etmeyiz, desteklemeyiz de...’’
Avrupa Birliği de, bu yılın başlarında, Filistin toprakları üzerinde yerleşim merkezleri kurulmasına katkıda bulunan İsrailli kurumlara mali destek, fon, ödül, burs verilmesini yasaklayan bir dizi kural koydu...
Jewish Voice for Peace adlı ABD’deki barış yanlısı Musevi örgütü de ASA’nın akademik kararını ‘boykot ve yaptırımların yaygınlaşması yönünde önemli bir dönüm noktası’ olarak gördüğünü açıklamasın mı?
Önemli, ama bizde kimselerin önemsemediği İsrail’le ilgili gelişmeler bunlar...