İletişim Başkanlığı -yapageldiklerinin yanı sıra- çok önemli bir adım attı ve terör devleti İsrail'in yalanlarını başına geçirecek bir platform oluşturdu.
"İsrail'in Yalanları / The Lies of Israel" adını alan platform Dezenformasyonla Mücadele Merkezi içinde yer alacak ve sadece İsrail'i ve İsrail'i destekleyen çevreleri takip edecek. Böylece yalan ve dezenformasyon girişimleri henüz yayılmadan ya da geniş kitleleri etkisi altına almadan "gerçeği" 7 farklı dilde ve belgelerle paylaşacak.
Çok ihtiyaç duyulan müthiş bir hizmet bu.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun "adaletten ve hakikatten yana tavır alan bir iletişim cephesi" olarak tanımlıyor bunu.
İsrail zaten öyle bir devlet ki varlığı yalan.
1897'de Basel'de yapılan 1. Siyonist Kongresinden başlayarak adım adım işletilen büyük bir kötülüğün adı.
Siyonist Yahudilerin Filistin topraklarına çökmesi, işgal etmesi, çalması, öldürmesi, sürmesi...
Gazze'de son bir yılda gördüklerimiz hızlandırılmış bir jenerik sadece.
Ve bütün hikaye yalan ve manipülasyon üzerine kurulu.
Hollywood'daki büyük yapım şirketlerinin, uluslararası medyanın, akademinin, yayın evlerinin sahiplerine ve ürettikleri filmlere, dizilere, haberlere, kitaplara baktığınızda Siyonistlerin ürettiği illüzyonun hacmini görürsünüz. Neredeyse bütün basın-yayın Siyonist müktesebatla doludur.
Bu yalan krallığını Gazze'de kendisi yıktı aslında. İnsanlığın ama özellikle Batı kamuoyunun gözündeki perde böyle yırtıldı.
Ama yeterli değil.
Her an gözlem altında tutmak, şüpheli muamelesi çekmek, etiketlemek ve işlediği suçu anlık olarak tüm dünyaya ifşa etmek de gerek. En önemlisi de belgelemek.
İsrail Yalanları platformu bunu yapacak işte.
Bu çok kıymetli "cephe" için Fahrettin Altun'un şahsında İletişim Başkanlığını hassaten kutluyorum. Platformun tanınması, yayılması ve etkisinin artırılması için ben de herkesi "cephe"ye çağırıyorum.
İSRAİL BM'DEN ATILSIN!
Geçen hafta The Guardian gazetesinde Mehdi Hasan imzasıyla çok önemli bir makale yayınlandı.
Mehdi Hasan, İsrail'in BM'den ihraç edilmesi gerektiğini söyledikten sonra bunu yapmanın yolunu da gösteriyor.
BM Sözleşmesinin 6. Maddesi aynen şöyle diyor:
"Antlaşmada yer alan ilkeleri ısrarla ihlal eden bir Birleşmiş Milletler Üyesi, Güvenlik Konseyi'nin tavsiyesi üzerine Genel Kurul tarafından Örgüt'ten ihraç edilebilir."
ABD'nin İsrail aleyhine olabilecek her kararı tereddütsüz veto ettiği gerçeği ortadayken BMGK'dan bu sonuç çıkmaz diyebilirsiniz. Öyle hakikaten.
Ama İsrail'in adının "istenmeyen ülke" olarak anılması, bir de böyle gündem edilmesi, soykırımcı Siyonistlerin insanlık ailesinden "persona non grata" muamelesi görmesi de az şey değildir.
Nihayetinde İsrail sadece Gazze'yi yerle bir etmedi. Yarısı çocuk en az elli bin insanı öldürdü ama bununla da yetinmedi.
Batı Şeria ve Kudüs'te mütemadiyen suç işliyor.
Filistin'i sistematik olarak işgal ettikten sonra gözünü Lübnan'a dikti. Suriye'yi Yemen'i, İran'ı vurdu. Türkiye sınırına doğru hamle ediyor.
Bir yandan da BM'yi hedef alıyor.
Hatırlayın. İsrail Başbakanı Netenyahu BM Genel kurulunda BM'ye hakaret etti, aşağıladı, kınadı.
İsrail'in BM büyükelçisi BM kürsüsünde BM sözleşmesini yırtıp attı.
İsrail Dışişleri Bakanı BM Genel Sekreteri Guterres'i istenmeyen adam ilan etti, ülkeye girişini yasakladı.
BM soruşturma heyetlerinin çalışmasını engelleyen, İsrail'i yargılayan uluslararası mahkemeleri tehdit eden, bir yıldır Gazze'de BM'ye ait okulları, hastaneleri, mülteci kamplarını bombalayan ve en az 228 BM çalışanını öldüren terör yapılanmasının adı İsrail.
Son olarak da Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA'ya yasak getirdi İsrail Parlamentosu.
Özetle devlet olma özelliklerine sahip değil İsrail. BM'de temsil edilmeye de layık değil.
Layık olduğu muameleyi görmesi ve durdurulup yargılanması için samimiyetle çabalıyor Türkiye. BM'den atılmasına da ön ayak olabilir.