Hesaplaşma süreci, paylaşım sınırları belirlenmeden bitmeyecek, anlaşılan. İsrail konusunun basit bölgesel koz olmaktan çıktığı açıktır.
ABD bir taraftan İsrail'i dengeleyemiyor görüntüsü veriyor, diğer taraftan tam desteğini de eksik etmiyor. BM de son oylamada Filistin'in tam üyeliği konusunu veto etmekle, İsrail'in istediği durum oluşuna kadar tutumuna devam edeceğini göstermiş oldu.
İsrail topraklarını genişletmek istiyor. Yeni yüzyılda kazanımlarına yeni ve belirgin topraklar ile katkı sağlamak istediği açıktır. PKK/YPG gibi terör örgütleri üzerinden "Teröristan" hayalinin de İsrail için zemin oluşturma kozu olduğunu da zamanla herkes görecektir.
"Büyük İsrail" ile "Büyük Kürdistan" hayali aynı senaryonun parçalarıdır. O nedenle İsrail'in siyasi etki coğrafyasına baktığımızda "Teröristan" renginin farklı kılıflarda meydan okuduğunu görmemiz mümkündür.
İsrail tehdittir ve sadece Filistin ile sınırlı durum değil bu. İsrail kendi sınırlarını genişletmeden, uluslararası hiçbir belgeye imza atmıyor. Nedeni açıktır. Filistin'i yok etmek, denizden denize sınırları olan geniş coğrafyada var olmak, buna da zorba ile çevre ülkelerini razı salma yolunu tek başına seçmedi.
ABD her ne kadar çok renkli siyasi yapıya sahip olsa da, günün sonunda İsrail desteğinde hiçbir aksaklık olmadığını görmemiz bize şunu izah ediyor. İsrail bölgesel proje olarak sadece kendisini temsil etmiyor. ABD menfaatinin de yansıması olarak karşımızda. Filistin'i yok etme hırsı da tek başına bir İsrail iradesi değildir.
İsrail çok kirli ve uzun vadeli kriz içerikli siyasi tutumuyla bölgesel kaosu besliyor. Siyonizm içerikli bu akıl tutulması ile daha derin felaketin temelleri atıldığını görmemiz gerekiyor.