Kızan çok, ama ben buradan takdirlerimi göndereceğim Scarlett Johansson’a... Eğer onun gibi dünyanın dört bir tarafında ismi duyulmuş bir sarışının adı karışmasaydı, İsrail’in ciddi bir uluslararası krizle karşı karşıya olduğunu Türkiye’de kimseler duymayacaktı...
Tabii Kulis’i izleyenler hariç...
Johansson’un ismi, yedi yıldır faaliyetlerine destek verdiği Oxfam adlı İngiltere merkezli yardım kuruluşunun tepkisi sebebiyle gündeme geldi. Oxfam bizdeki İHH gibi bir kuruluş. Johansson “Oxfam’ı destekliyorum” dediğinde yardıma koşanlar var. Ancak Oxfam, “Ya biz, ya reklâmını yaptığın İsrail firması SodaStreem” deyince, “Annem Musevi” gerekçesine sığınsa da, Amerikalı aktrist, anlaşılan parayı tercih ediverdi.
Oxfam’ın SodaStreem’e karşı çıkmasının sebebi, firmanın fabrikasının Batı Şeria’da bulunması... Uluslararası hukuka göre, Batı Şeria, İsrail tarafından işgal altında tutulan Filistin toprağı... Oxfam Filistin’e ait topraklarda İsrail bayraklı bir fabrikayı tanımıyor, ürettiğini boykot ediyor...
Sadece Oxfam değil, dünyanın öndegelen kuruluşları, şirketleri ve üniversiteleri de, işgal politikaları ve Filistinlilere davranışları sebebiyle, İsrail’i boykot ediyorlar... Boykot her geçen gün yeni bir alana daha yayılıyor...
Danimarka’nın en büyük bankası Danske Bank resmi sitesinden İsrail’in Bank Hapoalim adlı bankasını ‘hukuki ve etik’ sebeplerle boykot listesine aldığını açıkladı. İskandinavya’nın en büyük bankası olan İsveç’in Nordea Bank’ı da Mizrahi-Tefahot ve Bank Leumi’den İsrail ile Filistin topraklarını ayıran yeşil hattın ötesindeki faaliyetleri hakkında bilgi istedi.
İsrail bankalarına karşı başlayan boykot, bu bankaların işgal altındaki topraklarda inşa edilmekte olan Yahudi yerleşim merkezlerini krediyle destekliyor olmaları...
Yair Lapidİsrail’in maliye bakanı. Akıllı bir adam olmalı ki, birkaç zamandır, Filistinliler ile barış müzakerelerinin akamete uğramasının İsrail’i daha da tecride sürükleyeceğini, artacak boykot baskısı yüzünden hazinenin büyük kayıplara uğrayacağını söyleyip duruyor. Sınırlı bir boykot bile AB’ye ihracatlarını yüzde 20 azaltır, bu da yılda altı milyar dolara yakın zarar getirirmiş... “Her İsrailli cebinden vurulur ha” demiş Lapid.
Suudi Arabistan’ın eski istihbarat başkanı Türki bin Faysal kendisini övünce şaşıranlar oldu, ama İsrail’in kadın adalet bakanı (eski başbakan) Tzipi Livni de yaygınlaşan akademik boykotun ülkeye getirdiği sıkıntıları dillendiriyor. Vaktiyle burada değindiğim, American Studies Association’un (ASA) akademik boykotu biraz daha yaygınlaşırsa, İsrail’in dünyada yalnızları oynayacağını açıkça söylemiş Livni...
Livni’nin şu sözleri de dikkat çekici: “Dünya bize karşı sabrını yitiriyor... Eğer Filistinliler ile anlaşma zemini bulamazsak dünyanın gözünde meşruiyetimizi kaybedeceğiz...”
Evet, ‘meşruiyet kaybı’ndan söz ediyor...
ASA’nın boykotuna başka ciddi akademik kuruluşlar da katılmaya başladı zaten...
ABD’nin ‘İsrail-Filistin barışı’ ile ilgilenen dışişleri bakanı John Kerry de, Münih’te yapılan uluslararası güvenlik konferansında, sabrın taştığını, statükonun devamının mümkün olmadığını, anlaşma zemininden uzaklaşılırsa tecridin gündeme gelebileceğini söyledi. ‘Boykot’ sözcüğünü bile telâffuz etti Kerry; iki gün önce...
1990’da, Baba Bush’un dışişleri bakanlığına getirdiği James Baker da, İsrail’in Filistinliler ile barış yapma niyetini sorgulamış, konuşmasının sonunda, “Barış konusunda samimi iseler Beyaz Saray’ın numarası 1-202-456-1414’tür, beni arasınlar” demişti.
Aradan ne kadar zaman geçmiş, 24 yıl mı? Baker’in konuşması üzerine Beyaz Saray’a 8,000 telefon gelmiş; ama İsrail dışişleri bakanlığından arayan olmamıştı...
Kerry’nin meydan okuyuşunun etkisini merak ediyorum... Tavrına rağmen bir sonuç çıkmazsa, Kerry, Washington’dan başlayarak her yerde gırgır konusu olabilir çünkü...
Galiba Kerry’nin çıkışından daha etkili olan, İsrail’e karşı boykotun yayılması... Akademik kuruluşlar, bankalar, itibarlı kurumlar İsrail’i boykotu bir yaygınlaştırsınlar, burnundan kıl aldırmaz görünen İsrailli politikacıların burunlarının iyice sürtüldüğünü görebiliriz...
Bu yazıyı Scarlett’e borçlusunuz, unutmayın.