Gelecek hafta başlayacak olan 71. Venedik Film Festivali, sinema alanında bir İsrail - Filistin çatışmasına sahne olacak... İsrail vatandaşı Filistinli yönetmen Suha Arraf’ın Eleştirmenlerin Haftası / Settimana della Critica bölümüne seçilen ilk uzun metrajlı kurmaca filmi “Villa Touma” bir Filistin filmi olarak yarışıyor. İsrail Film Fonu’nun desteğiyle İsrailli bir ortak yapımcı tarafından üretilen “Villa Touma”nın Filistin filmi olarak uluslararası platformda gösterilmesi üzerine bir tartışma patlak verdi. İsrail’de bir anda alevlenen; yönetmene hakaretler yağdırılmasına ve ölüm tehditleri yöneltilmesine dek varan tartışma Avrupa’ya da sıçradı.
Arraf’ın filminin ‘milliyetini’ Filistin olarak belirtmesi üzerine, İsrail Kültür ve Spor Bakanlığı “Villa Touma”ya verilen desteğin geri alınmasını talep etti. İsrail Film Fonu’nun yıllardır yöneticiliğini yapan ve daha önce de İsrail resmi politikalarına muhalif birçok filme destek çıkardığı için kovuşturmaya uğrayan Katriel Schory, yönetmenin yanında yer aldı. Suha Arraf’ın İsrail Film Fonu’na karşı bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bir festivalde filmini sunduğu kimlikle verilen kredinin ilgisinin olmadığını söyledi. İsrailli muhafazakarlar Arraf ve Schory’ye karşı linç kampanyası yürütürken, İsrail’in 1918’de kurulan en eski gazetesi, liberal eğilimli Haaretz bu linç kampanyasına karşı çıkıyor.
İsrail Kültür ve Spor Bakanlığı, Suha Arraf’ın İsrail devlet desteğinden yararlandıktan sonra “Villa Touma”yı bir Filistin filmi olarak, dünya prömiyerini yapacağı Venedik Film Festivali’ne sunmasının “sinsice” bir davranış olduğu kanısında. Bu nedenle filme yapılan ödemeyi geri istiyor. Bununla birlikte filmin içeriğine karışmıyor ve bu konuda yorum yapmıyor. İsrail Film Fonu, ödeme ve yükümlülükler konusunda gerekenin yapıldığını; mali açıdan film ve yapımcılarla ilgili bir pürüz olmadığını belirtiyor. Linç kampanyasını yürütenlerin temel argümanı ise İsrail bütçesiyle yapılan bir filmin, yönetmeni de İsrail vatandaşı olduğu halde Filistin yapımı gibi sunulmasına karşı çıkmak.
Önceki yıl Malatya Film Festivali’nde Uluslararası Jüri’nin bir üyesi olan, “Hamas’ın Kadınları” adlı belgesel filmini gösterdiğimiz ve Ortadoğu Barışına Sinemanın Katkısı başlıklı panelde konuşmacı olan Suha Arraf, kendisine yöneltilen eleştirilere cevap vermek zorunda olmadığını, kararından vazgeçmeyeceğini belirtti. “Ben Filistinliyim, filmim de Filistin filmi. İsrail vatandaşı olarak İsrail Film Fonu’ndan yararlanmak benim hakkım, film de yaşadığım Batı Şeria’da geçiyor,” dedi. Kendisine intihar bombacısı diyenler, “Araplara ölüm” diyerek tehditler savuranlar olduğunu belirten Arraf facebook sayfasını bile kapattı!
Haaretz gazetesi ise Arraf’ın kararının ona, Film Fonu’na ve Schory’ye karşı yürütülen kampanyayı haklı çıkarmadığı kanaatinde. “İsrail hükümeti Filistinli vatandaşlarının kimliğindeki çoğulluğu kabullenmeyi ve hiçbir olayda devletin kültürel kurumlarına siyasi açıdan karışmamayı öğrenmeli” diyor. Söz konusu kampanyayı yönetmene karşı Siyonist bir saldırı olarak nitelemekten de çekinmiyor. 2010 yılında Yaron Shani ve Scandar Copti’nin birlikte yönettikleri İsrail yapımı “Ajami” Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar’a aday gösterildiğinde, Filistinli Copti filminin İsrail’i temsil etmediğini söyleyince de şimşekleri üstüne toplamıştı. İstanbul Film Festivali’ne konuk olan Yaron Shani ise arkadaşının kararına saygı duyduğunu vurgulamıştı. Bu mesele de Katriel Schory’nin suçlanmasına yol açmış ancak çoğunluğunu sol eğilimli sinemacıların oluşturduğu İsrail film endüstrisi onun arkasında durmuştu.
Tartışmalar süredursun “Limon Ağacı” ve “Suriye Gelin” gibi sevilen filmlerin senaristi olan, Avrupa Film Akademisi üyesi Arraf’ın filmi “Villa Touma”yı Venedik’teki dünya prömiyerinin ardından pek yakında ülkemizdeki bir film festivalinde izleyebileceğiz.