İsrail’in Suriye’de bir hedefi vurduğu haberi Ankara’yı da hareketlendirdi. İlk haberler ABD basınının İsrail’e yakın gazetelerinden New York Times ve Wall Street Journal kaynaklı. ABD basınında özellikle Türkiye hakkındaki haberlere sıkça kaynaklık eden ‘adının açıklanmasını istemeyen yetkililer’den biri NYT’ye, “İsrail uçakları uçaksavar taşıyan bir araç konvoyunu vurdu. İsrail, Hizbullah’ın Suriye’deki kaostan faydalanarak, kimyasal silahlar veya diğer silahlara ulaşmasına izin vermeyeceğini gösterdi. Vurmadan önce de Washington’a haber verdi” demiş. Aynı veya yan masadaki bir başka ‘yetkili’ de WSJ’ye, “İsrail’in saldırı öncesi Washington’ı bilgilendirdiğini” tekrarlamış ve bir ayrıntı eklemiş; “Konvoy, bölgedeki bir askeri tesisin yakınlarında vurulmuş olabilir.”
Yani bir askeri tesis de vurulmuş olabilir!
Çünkü Lübnan merkezli Hizbullah, “Bizi değil araştırma merkezini vurdular. Suriye yönetimi, ordusu ve halkıyla büyük bir dayanışma içindeyiz” açıklamasını yaptı.
Suriye devlet televizyonu da, hedefin ‘Lübnan’a giden askeri konvoy’ değil, ‘askeri araştırma merkezi’ olduğunu duyurdu.
Bir başka açıklama Lübnan ordusundan geldi: “Son bir hafta içinde 12 İsrail savaş uçağı Lübnan hava sahasını ihlal ederek Lübnan-Suriye sınırı üzerinde uçtu.”
Akdeniz’de tekil test uçuşu yapan Türk F4 uçağını ‘hava sahası ihlali’ gerekçesiyle karasularının hemen dışında vuran Suriye, bir haftada sınırlarını ihlal eden ve Şam yakınına kadar gelerek askeri tesisini bombalayan 12 İsrail uçağını görmemiş!
Çok değil 5 yıl önce, 6 Eylül 2007’de ülkenin kuzeyinde bir fabrikayı bombalayan İsrail uçaklarını görmediği gibi. (O dönemde, İsrail uçakları o mesafeyi uçmaları için eklenen yedek yakıt depolarını Hatay yakınlarına atarak ülkelerine dönmüştü.)
Daha eskiye gidersek, bölgenin en zengin su kaynaklarının bulunduğu 2 bin kilometrekarelik Golan Bölgesi’nin 1967’den beri İsrail işgali altında olmasını sineye çektiği gibi...
İsrail cephesinden bakılınca;
Son iki yıldır süren iç çatışmada sessiz kalan İsrail bugün Suriye’yi neden bombaladı?
Üstelik, bir gün önce Suriye muhalefetinden “Esad’la diyaloğa açığız” açıklaması gelmişken...
‘Arap milliyetçiliği’ fırsatı
Ankara’da yapılan analizlerin ortak noktaları şöyle: “İsrail’in resmen açıklamadığı, ancak İsrail adına servis edilen ‘Esad, elindeki ağır silahları ve kimyasal silahları Lübnan Hizbullahı’na veriyor’ bilgisi doğru kabul edilirse; operasyon İsrail için bir kazançtır. Ancak saldırının ‘tek hedefi ve sonucu’ olacak kadar basit değildir.
Şöyle ki; Suriye, mezhep bağlantısıyla İran ve Şii dünyası, siyasi olarak da Rusya ve Çin’den destek alıyor. Fakat Arap dünyası kendisine karşı Türkiye ile birlikte hareket ediyor. Esad, ‘Arap milliyetçiliği’ni harekete geçirmek için önce Türkiye’yi üzerine çekmek istedi. Türk uçağını vurdu, Şanlıurfa’ya top mermisi düşürdü, ancak bunu başaramadı. İsrail, son saldırısıyla Esad’a hem Arap milliyetçiliğini uyandırmak, hem de -daha geniş olan- İslam dünyasını yanına çekmek için ikinci bir fırsat sundu. Çünkü İsrail, savaş durumunda da olsa Esad yönetiminde bir Suriye’yi kendisi için ‘güvence’ görüyor.”
Suriye lideri Esad’ın dayısının oğlu ve Baasrejiminin milyarder işadamı Rami Mahluf, 11 Mayıs 2011’de NYT’ye verdiği demeçte ne demişti: “Suriye’de istikrar olmazsa İsrail’de de istikrar olmaz. Suriye’de istikrar Esad yönetimidir.”
Özetle, hedef ister Suriye ister Hizbullah olsun, İsrail saldırısı kendisine ve Esad’a yarıyor. Şimdiden İran’dan İsrail’e tehditler gelmeye başladı; Lübnan ‘Arap dünyasını’ dayanışmaya çağırdı bile!.. İran’ın “Suriye’ye yapılacak saldırıyı bana yapılmış sayarım” tehdidini eyleme dökmeye kalkması da ancak İsrail’e İran’ı vurup ABD’nin arkasına çekilme fırsatı verecek.