Şu sıralar şu soru çok moda; etrafımız toz duman; Avrupa krizde, Ortadoğu, Kafkasya neredeyse topyekun bir savaşa giden kaosun ortasında; peki ‘piyasalar’ bunu neden takmıyor? (piyasacı jargonuyla neden fiyatlamıyor) Evet, çok güzel bir soru ama bu soruyu soranların hiç de hoşlanmayacağı bir cevabı var bu sorunun: Çünkü, bu kaosun-fırtınanın- arkasında yeni bir dönem var ve bu dönem topyekün bir savaşı değil; topyekün bir ‘çıkışı’ bize anlatıyor.
Hemen İsrail’in saldırısından ve katliamlarından başlayalım; İsrail bu sefer hiç beklemediği bir yenilgiyle karşılaşacak; hem askeri hem de siyasi ve diplomatik olarak. Netanyahu iktidarı ve bu savaş yolunu, faşist yayılmayı destekleyen ve bunun için kurulmuş Likud gibi partiler iktidarlarını ve güçlerini kaybedecekler.
Türkiye’de olan temizliğin benzeri İsrail’de olacak.
Dikkat ediyorsanız İsrail beklemediği ve ciddi kayıplar veriyor. İsrail belki de, 1967’den beri ilk defa bu kadar ısrarlı ve çelik çekirdek bir direnişle karşılaşıyor. Bunun askeri-siyasi ve ekonomik nedenleri var. Askeri ve siyasi olarak; İsrail işgaline karşı direnen örgütler, yıllar süren mücadelenin örgütlülüğünü ve deneyimini taşıyorlar ve haberleşme, silah donanımı açısından da İsrail’in başa çıkamayacağı bir gerilla ağını oluşturmuş durumdalar. Bu durumun benzeri ile ABD, Vietnam’da karşılaştı ve yenildi; işte bu yenilgiden beri ispatlanmıştır ki, yaygın gerilla alt yapısı oluşturan, yerel halk desteği alan ve dünya kamuoyunda da haklı olduğu kabul edilmiş direniş hareketleri, meşru, giderek genişleyen siyasal bir zemine oturur ve kesinlikle kazanır. Filistin hareketi ve direnişi bu noktaya bugün ilk defa ulaşıyor. Peki daha önce neden bu noktaya gelemediler; bu çok önemli bir soru ve yanıtı da çok uzun ama bir cümle ile söylemeye çalışırsak o da şu olur sanıyorum: Filistin direnişi, üzerinden Ortadoğu’nun tepeden inmeci Baas diktalarının hakimiyetini ve Batıcı-ama antiemperyalist cilalı- bürokratik devlet ideolojisini atıyor. Batıdan ideolojik olarak da ayrışarak siyasal İslam çizgisinde yeni enternasyonal (ümmetçi) bir temelden yola çıkıyor.
İsrail artık sistemik bir sorun
Bütün bu bölgede, Türkiye dahil, yukarı çıkış, dikkat ederseniz, yalnız ve yalnız Batıcı-devletçi ideolojilerden kurtuldukça oluyor. İsrail’in -kaçınılmaz- yenilgisinin ikinci önemli nedeni, yeni dünya sisteminin artık İsrail’i bu haliyle barındıracak ekonomik ve politik dinamiklerini yitirmesi ve yeni bir paradigmaya geçmesi. Ortadoğu ve Kafkasya bölgesinde sıcak ve dondurulmuş çatışma alanlarıyla devam eden bir savaş hali, 20. yüzyılın ve Soğuk Savaş’ın ekonomik ve politik gereksinmelerine bağlı olarak oluşuyordu. Şimdi bu ortadan kalkıyor; bu bölgede, ABD ve İngiltere’nin de kabul etmek zorunda kalacağı ve kabul etmeye başladığı gerçeklik; bölge ülkelerinin siyasi istikrarı, açık bir ekonomi ve demokrasi ile sağlamalarının artık önüne geçilemeyeceği.
Kapitalizm çok dinamik bir sistemidir. Bugün onun duvara vurmasına neden olan kriz, ulus devletlerin sınırlarına sığacak ve ulus-devletlerin birbirine silah ve silah teknolojisi satmasıyla devam etmesinin imkanlarını ortadan kaldırmıştır.
Tablet mi, Kaleşnikof mu?
Teknoloji her yere ulaşıyor ve nükleer silah teknolojisi artık yalnız Batı’nın hegemon devletlerinde yok. Böyle olunca, Soğuk Savaş döneminde ABD ile Sovyetlerin ellerindeki nükleer silah tehdidiyle-karşılıklı- oluşturdukları zoraki barış (detant) şimdi hegemon Batı ile tüm geride kalan dünya arasında oluşmuş durumda. Ama zaten sistemin kendisi de, kıt olanın kıymetli olduğu ve kıt olana da egemen olanın sahip olduğu bir egemenlik durumundan, çoğalanın, paylaşılanın kıymetli olduğu ve paylaşılana herkesin sahip olmasıyla sürdürme imkanı olan yeni bir duruma-hatta sisteme- geçiyor. Bu durumda, ulus-devletlerin savaş çıkartarak birbirlerine silah satışının belirleyici olduğu bir kapitalist sistemden, herkese teknolojinin ve bilginin gittiği bir sisteme geçiyoruz. Bunun simgesel anlatımı, Afrika’da, Ortadoğu’da çocukların elinde Kalaşnikof yerine tablet bilgisiyar olmasıdır. İşte bu dünyada İsrail’in bu haliyle yeri yoktur; zaten bu haliyle, Temmuz-2014 Direnişi’nde görüldüğü gibi İsrail yenilgiye mahkumdur. Çünkü karşısındaki güç, her anlamda, ondan daha donanımlı ve daha kondisyonludur. İsrail, hergün 10 askerinin ölmesine bir ay dayanabilir ama Filistinliler çoluk çocuk zaten 1967’den beri hergün yüzlerce ölüyorlar ve kaybedecek bir şeyleri yok.
İsrail meselesi böyleyken, Rusya-Ukrayna çatışması da çok ayrı değil, Rusya böyle devam edemez; dikkat ettiniz mi, onca gürültüye rağmen petrol fiyatları bir türlü 110 dolar seviyesini geçmiyor; çünkü Ortadoğu’da yıllardır savaşa, İsrail terörüne ve Baas rejimlerine destek veren Suudi Arabistan gibi ülkeler petrol arzı denetim tekelini yitirdi. ABD’nin yeni politikalarında Suud oligarşisine yer yok. Hatta kurtulmaları gerekiyor. ABD, tarihinde ilk defa net petrol ihracatçısı olmaya karar verdi. Bu hem ekonomik hem de politik bir karar. Türkiye, bölgede Irak Kürt Yönetimi ve Azerbaycan hatta Türkmenistan’la enerji dengelerini değiştirmeye hazırlanıyor. İran devreye giriyor ama İran’ın da Türkiye’nin denetimindeki Güney Gaz Koridoru’na katılmaktan başka çaresi yok.
Rusya ve Almanya burada tarihi ters köşeye yattı. Almanya çırpınıyor; Rusya’ya yaptırım olursa Alman ekonomisi batar diye...
Boyası dökülenler ve MÜSİAD Raporu...
Bütün boyalar tek tek döküldü. Alman-Rus işbirliği açığa çıktığı gibi, Suudi Arabistan, Suriye, İsrail işbirliği de açığa çıktı. ABD’deki neoconlarla ortak bu cephenin yarattığı IŞİD’de kendini ele verdi. Ama yalnız bu kadar mı; biz de kimlerin boyası döküldü ve bu Şer İttifakı ile bağlantılı oldukları ortaya çıktı dersiniz; Almanlar aman Ruslar’a yaptırım boykot olmasın batarız derken, biz de de İsrail’i boykot deyince birileri çok rahatsız oldu. (Şu ekonomik boykot meselesi tabii karışık bir durum; boykot yapalım deyince boykot olmuyor; sonra yazacağım bu konuda ama tepki önemli)
Peki, bütün bu toz duman yakın gelecekte sona erecek ve Türkiye dahil bütün bu bölge, mesela 2015’ten 2025’e kadar refaha ve demokrasiye giden parlak bir on yıl geçirecek mi; ben bu konuda çok iyimserim...Türkiye bu on yılda ekonomiden başlayarak ne yapmalı diye soracak olursanız; MÜSİAD’ın bu hafta çıkan 2014 Türkiye Ekonomisi ve Yapılması Gerekenler Raporu’na bakmanızı öneririm.