Filistin davası, haklı ve uluslararası hukuka dayanan bir davadır.
Haklı olarak uzun zamandır uluslararası kamuoyu bu davayı savunuyor.
İsrail'in hamleleri topyekun dünya tarafından desteklenmiyordu.
Netanyahu dönemi, İsrail'de siyasi anlayışı daha fazla kışkırtma, Müslümanların haysiyetine dokunacak eylemler yapmakla ün kazandı.
Zaten ülke içinde eleştirilerin hedefinde. Seçimlerde bile tam zafer aldı diyemeyiz. Dolayısı ile mağdur olmak, Filistinliler ile iş yapılmaz moduna istediği gibi kapı açamıyordu.
Aynı durum ABD'deki seçimler için de geçerlidir.
Biden da yeni seçimlerde aday olmak için, savaş ortamına ihtiyaç duyuyor. Bu yazdıklarım işin iç politika tarafıdır.
Hatırlıyorum, 11 Eylül öncesi Başkan Bush reytingini kaybetmişti.
11 Eylül sonrası seçilmemesi gerekirken seçilmiş oldu tekrar.
Orta Doğu üzerine senaryolarını ise, hep beraber gördük. Konuyu tekrar etmeyeceğim. Hatırlatmak isteğim, İsrail olayına biraz böyle bakmamız gerektiğine inandığım içindir.
Netanyahu savaş retoriğini benimseyen ve durmadan Müslümanlara yönelik kışkırtıcı söylemlerden, kutsallarımıza yönelik eylemlerden vazgeçmiyordu.
Hatta kendi kamuoyunda, bu nedenle Yahudi siyasiler ve akademisyenler tarafından eleştiriyordu.
Doğrudur! Son olay imajını yerle bir etti...
Evet gelişmelere bakıldığında, "Herkesin güçlü dediği İsrail, nerede?" sorusunu da beraberinde devreye soktu.
Hamas'ın saldırısı meşru müdafaa mı, değil mi onu tartışmıyorum. Nasıl bir etki oluşturacak, onun üzerinde düşünmek zorundayız diyorum.
Gördüğümüz kadarıyla, İsrail devletinin hazırlıksız yakalandığı ortada. Panik ve şok bir arada. Hatta sadece İsrail'de değil, dünya kamuoyu da aynı durumda.
ABD'nin İsrail'e kıtalararası balistik füze teklifi ise, işin kullanışlı durum olduğunu, boyutunu genişlendiğine işaret ediyor.
"Peki neden böyle bir hamle yapıldı?" sorusundan daha ziyade, bu hamle kimin işine yarayacak?
Şimdi daha önemli soru ve bu "yarama" hangi yeni süreci beraberinde masaya getirecek?
İsrail, İran arasında kriz mi çıkacak, yoksa yeni deniz yolları, kanallar ve güzergah hayali için uygun zemin mi oluşacak?
Soru üzerine soru var...
İsrail savaş durumuna geçti ve Gazze'ye elektrik, su, gıda her şeyi durdurduğunu ilan etti ve dünyanın gözü önünde Gazze'ye soykırım yapıyor.
Çeşitli komplo teorileri de var devrede.
Ama esas "Filistin davası için bu süreç nasıl bir hayırlı hikaye sunabilecek?" sorusuna yanıt bulmaktır.
Açık olan şey şudur:
Ortada bir savaş var ve bu savaş diğer savaşlar gibi göçlere, toprakların boşaltılmasına yol açıyor.
İsrail 1948'den itibaren Orta Doğu'da istikrarsızlığın merkezidir şüphesiz.
Peki Filistin mücadelesindeki yöntemler sonuç verdi mi?
Veremediyse neden?
İsrail'in imajı dağıldı, istihbarat örgütünün yansıtıldığı kadar gücü yokmuş. Doğru! Peki bu algı tek başına Filistin'in kazanımları açısından, yeni sürecin oluşumuna hizmet edebilecek mi? Onu da göreceğiz.
Şimdilik gözüken şu ki; kazanan ABD merkezli paylaşım savaşları doktrinidir...