Devlet olma haysiyetinden yoksun İsrail, altına imza attığı anlaşmayı ihlal etmeyi kâr sayacak kadar şirâzesi kaymış bir örgüt olduğunu bir kez daha ispat etti.
Lakin bu kez sert kayaya çarptı ve HAMAS karşısında diz çöktü!
HAMAS 11 Şubat'ta bir duyuru yaptı.
İsrail ateşkes anlaşmasını ihlal ettiği için esir/rehine takasını durdurduğunu ve 15 Şubat'ta bırakılması kararlaştırılan 3 İsrailli rehineyi teslim etmeyeceğini, İsrail'in anlaşmaya uyması şartıyla anlaşmaya bağlı olduğunu ilan etti.
Çünkü yapılan ateşkes anlaşması gereği 11 Şubat'a kadar 12 bin yardım tırının girmesi gerekirken İsrail 8 bin 500'üne izin vermişti.
Her gün 50 petrol tankerinin girmesi gerekirken İsrail sadece 15'ine izin veriyordu.
İlk 45 gün 200 bin çadır girmesi için anlaşılmıştı ama İsrail sadece 20 bin çadıra izin verdi!
Anlaşmaya göre Gazze'ye 60 bin karavan girecekti İsrail bir tanesine bile izin vermedi!
Enkaz kaldırılması için 500 ağır ekipman girmesini kabul etmişti ama İsrail sadece 4 araca izin verdi!
Refah kapısından her gün 50 hastanın tedavisi için Mısır'a geçmesi kararlaştırılmıştı. 11 Şubat'a kadar 1000 (bin) hastanın çıkması gerekirken İsrail sadece 120 hastaya izin vermişti!
Anlaşmaya göre elektrik santrali yapılacak ve mevcut santraller onarılacaktı, İsrail hiçbirine izin vermedi.
İsrail güya cumhurbaşkanı, başbakanı, meclisi, ordusu yargısı bulanan bir devlet ama icraatı terör örgütü icraatından beter.
Altına imza attığı anlaşmaya bile uymadı.
Zannetti ki Lübnan ile yaptığı anlaşmayı onlarca kez ihlal etmesine rağmen oradan ciddi bir tepki almadığı gibi burada da aynı durum olur.
Öyle olmadı.
HAMAS resti çekti. 'İsrail anlaşmaya uyuncaya kadar esir/rehine takasını durdurdum' dedi.
Ses Amerika'dan geldi.
Gazze'deki soykırımın suç ortağı olan ABD Başkanı Trump, Cumartesi 12.00'ye kadar tüm rehineler serbest bırakılmazsa cehennem kapılarının açılacağı tehdidinde bulundu!
Filistin'in işgale karşı direnen Kuvay-ı Milliye'si olan HAMAS bu tehdide boyun eğmedi.
İsrail içindeki rehine yakınları kendi hükümetlerine tepki gösterdiler.
Ve arkasına ABD'yi de almış olan İsrail, perşembe sabahı anlaşmaya uyma sözü verdi ve kapıları açtı.
HAMAS da 15 Şubat Cumartesi günü yine tüm dünyaya insanlık dersi verircesine elindeki üç rehineyi Kızılhaç'a teslim etti.
Karşılığında 369 Filistinli üzerlerine zorla giydirilmiş tişörtlerle serbest bırakıldı.
Fakat iki gün sonra insanlık nedir bilmeyen İsrail yine anlaşmayı ihlal ederek karavanları ve ağır ekipmanları bırakmayacağını açıkladı!
İsrail her seferinde güvenilmez olduğunu dünyanın gözüne sokuyor.
Böylece İsrail insanların gözünde küçüldükçe küçülüyor, HAMAS ise büyüdükçe büyüyor!
Ve serbest bırakılan İsrailli rehinelerin HAMAS'a teşekkürleri dünya kamuoyunu HAMAS'ı kutlamaya İsrail'i lanetlemeye sevk ediyor.
Hülasa, İsrail asla uslanmayacak, esirlerini kurtardıktan sonra anlaşma falan dinlemeyip saldırmaya devam edecek gibi görünüyor.
Zaten Gazze'de ara verdiği cinayetleri Batı Şeria'da devam ettiriyor. Yakıyor, yıkıyor, öldürüyor, tehcir uyguluyor.
Batı Şeria'da yıktığı binanın sayısı belli değil tehcir ettiği Filistinli sayısı 20 bini aştı!
Ramallah'daki Mahmud Abbas yönetimi sanki bu dünyada yaşamıyor.
Ses yok, tepki yok. Direnişe öncülük etmesi en azından destek vermesi gerekirken seyrediyor.
Zira Abbas yönetimindeki FETİH direnişi terk etti! O yüzden de Filistin halkının desteğini de kaybetti.
Direnişi HAMAS üstlendi. Onun içindir ki 2006 yılında yapılan Filistin parlamento seçimlerinde 132 sandalyeden 74'ünü HAMAS kazanmıştı! Bugün seçim olsa HAMAS'ın silip süpüreceğini bildiği için yönetim seçim yapmaya yanaşmıyor!
HAMAS İsrail'e anladığı dilden konuşuyor.
İsrail'in anladığı tek dil mukavemet dilidir.
Arazide ne kadar güçlü olursanız masada o kadar güçlü olursunuz!
Öte yandan savaşta sadece Gazze halkı sıkıntı çekmedi. Bir milyon İsrailli güvenlik gerekçesiyle evinden uzaklaştı, binlercesi dönmemek üzere İsrail dışına kaçtı. Ölü ve yaralı askerleri on binleri geçti.
İsrail hükümeti ateşkes anlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Lakin İsrail ne diplomasiden ne insanlıktan anlıyor. Anladığı tek dil kuvvet.
HAMAS bir avuç direnişçi mücahid ile İsrail'e diz çöktürdü.
Bir de İslam ülkelerinin elindeki ordular ve silahların İsrail'e çevrildiğini düşünün!
Lakin acı olan Batı Şeria'daki Filistin Yönetimi dâhil kimi güçlü Arap ülkeleri HAMAS'ın yenilgisini İsrail'den daha çok istedikleri için İsrail pervasızca saldırabiliyor.
Bugünlerde bu acı gerçeğe parmak basan bir makale dolaşıyor sosyal medyada.
Selahaddin Eş ağabey de pazar yazısında temas etti.
Makale, Filistinlilerin İsrail'den korkmadıklarına, Arap ülkelerinin çözüm önerisi içeren yol haritasının işgale direnişi iğdiş edecek sinsi ve şeytânî bir plan olduğuna dikkat çekiyor.
Ne diyelim, onların bir planı varsa elbette biz inanıyoruz ki göklerden gelen de bir karar vardır!
La havle vela kuvvete illa billah!
Unutmayalım ki, Başkan Erdoğan'ın 600 milyon nüfusu barındıran ve Ortadoğu'daki yöneticilerin kaygılarından, korkularından ve ezikliklerinden bir hayli uzak olan Pakistan, Endenozya ve Malezya'yı ziyareti ve buralarda verilen Filistin ve Gazze mesajı, alanlar ve anlayanlar için çok şey ifade etmektedir.