Sadece bizde mi çekişme var; bizdekinden çok daha sarsıcısı global ölçekte yaşanıyor: ABD’nin başını çektiği BM Güvenlik Konseyi üyeleriyle Almanya (5+1) İran’la müzakere yürüttü ve bir anlaşmaya vardı ya, İsrail’de ipleri elinde tutanlar ellerinden geleni yapıp anlaşmayı boşa çıkartmaya çabalıyorlar...
Tabii, onlarla birlikte hareket eden kalemler de, İsrail halkına, ‘’Satıldınız, sizi yeniden yok etme girişimi bu’’ mesajını vermeye başladılar. Şu günlerde İsrail medyasında okuduklarım tam bir paranoyayı yansıtıyor...
‘Tarihten sahneler: İsrail yeniden hayati tehlike altında’ başlıklı yazı Stephen Rosenberg imzasıyla Jerusalem Post gazetesinde yayımlandı. Rosenberg’in ‘yeniden’ demesinin sebebi bugün ile 3000 (üçbin) yıl öncesi arasında kurduğu şu bağ: ‘’İsrail bugün yakındaki bir saldırgandan gelebilecek hayati tehlikeyle karşı karşıya ve kurtuluşu kilometrelerce uzaktaki başka güçlerde arıyor; yaklaşık 3000 yıl önce de İsrail yine kuzeyindeki güçlü bir komşudan hayati tehlikeye muhataptı, başkenti bilinen en vahşi kuşatmaya maruzdu. Yiyecek yoktu, eşek başı bile 80 gümüşe satılıyordu, kadınlar hayatta kalabilmek için bebeklerini yiyordu...’’
Yazı böyle devam edip gidiyor...
‘Kimdir bu ne dediğini bilmez?’ merakıyla imza sahibinin ne idüğünü öğrenmeye çalıştım... Kudüs’teki W.F.Albright Arkeolojik Araştırma Enstitüsü’nde önemli biriymiş...
Ağlaşanlar arkeologdan ibaret değil; uzlaşma oldu diye karalar bağlayan başkaları da var. Michael Freund imzasıyla yine Jerusalem Post’ta yayımlanan başka bir yazı da ‘alarm’ zillerini fena halde çaldırıyor. Yazının başlığı bile “Bittik, bitiyoruz” hissini veriyor: ‘Cenevre: Yahudileri terk ettiler...’
“Kimse hata yapmasın; hafta sonu İran’la Batı arasında imzalanan anlaşma tarihi ölçekte bir teslimi anlaşması; ayetullahların yanlış davranışlarını ödüllendirirken İsrail’in sağlam güvenilirliğini cezalandırıyor...”
Freund’un esas derdi yazısının son bölümlerinde başını gösteriyor: “Bu anlaşmadan sonra” diyor yazarımız, “İsrail’in önümüzdeki aylarda İran’ın nükleer tesislerine düzenleyeceği tek taraflı askeri harekât artık çok zorlaştı.” Dünyanın büyük bölümü anlaşmadan umutlandığı için İsrail askeri güç kullanmaya kalkışırsa uluslararası câmia karşısına çıkarmış...
Sanmayın ki, bu tür yakaran yazıların sayısı bir-iki veya yalnızca Jerusalem Post gazetesinde yazanlar böyle düşünüyor... Hayır, Post’ta arşivime attığım böyle en az on makale daha çıktığı gibi, diğer İngilizce gazeteler de ondan geri değil... Sanıyorum İbranice basın daha da karamsardır...
Şaşırtıcı olan, imzalanan anlaşmanın İran’da da seveni az. Bir milletvekili anlaşma için ‘bir zehir kadehi’ demiş sözgelimi... Hem de şöyle bir cümle içerisinde: “Zehir kadehi halka sunuldu, ama hükümet medyanın da yönlendirmesiyle onu tatlı bir içecek gibi sunma çabasında...”
İkinci bir milletvekili de hükümetin anlaşmayla ilgili halka yanlış bilgi verdiğini iddia edip duruyormuş...
ABD İsrail’i ve özellikle Netanyahu’yu rencide eden böyle bir uzlaşmayı nasıl oldu da göze aldı? Yoksa İsrail’de dökülen göz yaşları sahte mi?
Yakında öğreniriz...