Türkiye, aslında dünya, güne İsrail ile Türkiye arasında varılan uzlaşı haberiyle başladı. Dünya basını bu anlaşmaya geniş yer verirken, bizdeki Anti-Erdoğanopati hastalığına yakalanmış çevrelerin, hemen gelişmeleri çarpıtma çabalarına tanık olduk. İsrail ile varılan anlaşmayı radikal Yahudiler büyük tepkiyle karşılarken, Haaretz gibi önde gelen İsrail gazeteleri Türkiye açısından önemli kazanımların olduğu bir metin olarak yansıtıyordu, Haaretz, “Bu bir İsrail başarısı olarak görülmemeli,” ifadesini kullandı.
İsrail basınına göre, bu anlaşmayla HAMAS’ın Türkiye ile ilişkileri meşrulaşıyor ve Türkiye, Gazze’yi önemseyen tek ülke olarak görülüyor.
Yine İsrail basınınca uzlaşıya ilişkin verilen haberlere göre, HAMAS’ın temsili devam ediyor ve Türkiye, HAMAS’ın diplomatik üssü olarak pozisyonunu sürdürüyor. Ben demiyorum, İsrail basını diyor bunları. Peki, haberin duyulmasıyla ayağa kalkan çevreler ne yapıyor? Türkiye’nin geri adım attığı algısı için canla başla çalışıyorlar. Gazzeliler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı liderleri olarak görüyorlar... Gazze’ye, su, elektrik, insani yardım malzemesi, kısacası nefes veriliyor. HAMAS, kendi adına gösterine tepkilerin aksine, gelişmelerden memnun ve Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerine zarar verecek bir adım atmayacağından eminler.
İsrail ile anlaşma haberinin ardından gün içinde Rusya ile yaşanan krize son verecek bir dizi gelişmenin haberi de gündeme düştü.
Saat tam 16.00’da Moskova’dan gelen açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus mevkidaşı Vladimir Putin’e yazdığı mektup kamuoyuna duyuruldu. Bu açıklamadan bir saat sonra da bu kez Ankara’dan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden açıklama geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus mevkidaşı Vladimir Putin’e yazdığı mektup, bir süredir sürdürülen çabaların tepe noktasını oluşturuyor. Türkiye’nin sabırla sürdürdüğü bir süreç meyvelerini vermeye başladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın bu konudaki açıklamasına ilişkin haberi burada bir kez de biz paylaşmış olalım: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz Kasım ayında bir Rus askeri uçağının düşmesiyle ilgili derin üzüntü duyduğunu ifade eden Kalın, mektupta “Hayatını kaybeden Rus pilotun ailesine bir kez daha acılarını paylaştığımı belirtmek ve taziyelerimi sunmak istiyorum; kusura bakmasınlar diyorum” ifadesine yer verildiğini söyledi. Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus mevkidaşına Türkiye ile Rusya arasındaki geleneksel dostane ilişkilerin tekrar tesis edilmesi, bölgesel krizlerin çözümü için işbirliği ve terörle ortak mücadele edilmesi için çağrıda bulunduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, iki ülkenin ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla gerekli adımların atılması hususunda mutabık kaldığını ifade etti.”
Aynı gün içinde iki ülke ile yaşanan ve kriz tellallarının ekmeğine yağ süren gerilimlerin çözümünde önemli mesafe kaydedildi. İki ülke de, Türkiye’nin vazgeçilemeyecek bir ülke olduğunu bir kez daha teyit etti. Türkiye’nin bu krizlerin çözümü için aylardır hatta yıllardır sürdürdüğü çabalar sonuç vermiş oldu. Ne diyorduk? Brexit diyorduk, Martin Schulz diyorduk... Algı operasyonları, Türkiye karşıtı koalisyonlar diyorduk... Vize diyorduk, Suriye, terörle mücadele diyorduk...
Parametrelerin yeniden belirleneceği yeni sayfalar açılıyor...
Stratejik hamle tam da bugün yaşanan iki kilit gelişmeye verilen isimdir...
Kayda geçsin...