Son 9 ay içerisinde, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Moskova’ya üçüncü kez ziyaretiyle, İsrail tarafından hep şu mesaj verildi:
“İsrail’in güvenliği, Rusya ile yeni strateji ittifakı talep etmekte.”
İsrail; Rusya’nın Suriye içerisindeki etkisini ve İran’la ittifak içeriğini bu dönem kullanmak için, Rusya ile yeni ve stratejik ilişkiler dizayn etme niyetinde.
Netanyahu; Hizbullah’ın, İsrail aleyhinde tutumunu sınırlandırmak için de Putin’den destek arzulamaktadır. Ek olarak, İsrail evvelleri olduğu gibi Rusya’nın etkili olduğu dönemde de Suriye topraklarında hava operasyonları yapmak istemekte ve bu konuda Rusya ile çelişki arzu etmemekte. Rusya’nın bazı analistlerinin, bu isteğe doğal hak tanımaları da esas niyetin göstergesidir. İsrail’in Hizbullah’a karşı değil, güya “İsrail, Hizbullah’ın elindeki silahları imha etmek için Suriye üzerinde hava operasyonları yapmak istemektedir” tezi işlenmekte. Hizbullah’ın elindeki silahların İsrail’e yönelebilme ihtimali üzerine, İsrail’in Suriye topraklarında hava operasyonlarını hoş gören bir tavır sergiliyor Rusya.
Hizbullah’ın İsrail’e yönelik tutumunu, İran üzerinden dengelenmesini öngörmekte Netanyahu. Putin’in şu çıkmaza girdiği dönemde, Netanyahu’nun Rusya’yı kurtarıcı gibi görmesi ise, Putin’in Rusya içerisinde işine yarayan bir tablodur.
Bunun yanı sıra Netanyahu, Suriye’deki kanın gövdeyi götürdüğü bir dönemde, Golan tepelerinin Suriye ile İsrail arasında sorun olma niteliğinden çıkmasını arzulamakta ve Rusya üzerinden bu sorunun bir defalık çözülmesini ve İsrail’in ebedi toprakları olarak tanımlanması için de Rusya’ya ihtiyaç duymaktadır. Gerçi Netanyahu’nun Moskova planları, ABD ve özellikle Almanya’da hoş karşılanmadığı da görülmektedir. Tam da, en son Netanyahu ziyareti öncesi, ABD’de “Golan tepeleri Suriye’nin ayrılmaz parçasıdır” beyanının gelmesi, ardından Alman Dışişleri Bakanı’ndan İsrail’in Golan tepelerini kendi toprağı olarak tanımlayan 1981 yasasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu yeniden tekrarlaması da, bu hoşnutsuzluğun göstergesidir.
Evet, İsrail Rusya’nın hem Suriye ve İran üzerindeki etkisini, hem de uluslararası camiada dışlanması gerçeğini İsrail’in lehinde bir durum olarak kullanmak istemekte. Netanyahu’nun, “Rusya ile ilişkilerin pekişmesi, İsrail’in güvenliğinin garantörüdür” açıklaması tam da bu noktada ne demek istediğime ışık tutmakta.
Rusya’ya gelince, İsrail’in Rusya’ya gerek duyması, Netanyahu gibi kibirli bir siyasinin Putin’i övmesi, yıllar önce İsrail’e ziyareti sırasında Putin’i kapıda bile karşılamayan Netanyahu’nun, şimdi bu kadar Putin düşkünlüğü, Rusya içerisinde anti-Putin seslerinin çıktığı bir dönemde işe yaramıştır.
Putin’in tam da bu sıralar böyle bir hamleye ihtiyacı vardı.
Bu arada, ne Putin ne de Netanyahu esasında birbirlerinden hazzetmezler. Putin; Kişinev doğumlu, Rus dilli, eski Dışişleri, şimdinin Savunma Bakanı olan Liberman’ı sever. Liberman için de “Putin fanatiğidir” derler. Hatta Rus medyası, Savunma Bakanı olduğu zaman, “Putin’in fanatiği, İsrail ordusunu yönetecek” başlıkları attı. Anti-Arap zihniyetin esas taşıyıcılarından biri, hatta ırkçı biridir Liberman. Dikkat çekici değil mi, Suriye’de Araplara zulmeden, özü güya Arap olan Esad’ın destekçisi Putin’i, aşırı Arap düşmanı, Liberman sever...
Netanyahu’nun Moskova ziyaretine dönersek, dikkat çeken başka bir husus da vardır. Bu ziyaret sırasında, Putin’in “Türkiye-İsrail ilişkilerinin iyileşmesini destekliyoruz” demesi bile, bu hamlenin bir parçasıydı.
Türkiye’nin İsrail’den talepleri karşılığında, İsrail buna tam evet cevabı verirse ve ilişkilerin düzeltilmesi gerçekleşirse, tam da aynı karakterli Rusya-Türkiye ilişkilerinin düzeltilmesi konseptinin, Rusya tarafından gündeme taşınmasının şahidi olacağız. Rusya Türkiye’den, İsrail gibi şartları kabul etmesini ve buna da Türkiye-İsrail anlaşması örneğini göstererek isteyecektir muhtemelen.