Bu hafta başka bir yazım olacaktı.
Ama “serpme kahvaltı” gündemimize oturdu. Aynen “serpme ağ” gibi...
Hani fıkrası da var ya; büyük balık yavru balığa oltaları öğretiyormuş. Şu oltaya konulan yem şöyledir, bu oltanın iğnesi böyledir derken serpme ağ atılmış ve balıklar yakalanmış küçük balık sormuş; “Hani buna bir tedbirin yok mu?” Büyük balık bilgiç bilgiç konuşmuş; “Buna serpme ağ derler ne zaman geleceğini bilemezsin yapacak bir şeyin de olmaz...”
Serpme kahvaltının da ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmuyor. Kahvaltı salonları, oteller, kafelerde her zaman, her yerde bütün ağırlığı ile ortaya çıkıyor serpme kahvaltı.
O sebepten yazmak istedim ki vatandaşın bir derdine çare oluruz belki.
Yeme işinden anlayan sayısız uzman var. Hepsine hürmetim vardır. Ama serpme kahvaltının israf olduğunu anlamak için uzman olmak şart değildir. Göz var izan var. Bir insanın tek oturuşta o kadar nevaleyi tüketmesi mümkün mü?
Biz mutfağı zengin bir ülkeyiz tamam. Yani türlü çeşit peynirimiz, rengarenk reçeller, kıymet biçilmez zeytinler, yumurta ile yapılmış çeşit çeşit kahvaltılık yani ne ararsan bu coğrafyada var. Tamam ama bir kahvaltıda bunların hepsinin masaya gelip sırasını beklemesi doğru mu?
İşletmeler için fark etmez. Müşteri geldiği müddetçe yaptıkları işe devam ederler. Serpme kahvaltıyı da birbirlerinden görerek icat ettiler. Şimdi ise kahvaltılıkların yarısından fazlası çöpe gidiyor.
Beslenme uzmanları yırtınıp dursunlar. Onları dinleyen yok. Vatandaş harbe gider gibi kahvaltıya gidiyor. Yemek içmek bir nimet ama bu kadar yenilince nimet tarafı külfet oluyor. Kahvaltıdan kalkmadan evvel terlemeye başlamış, “Aman kapı pencere açın” diyerek pofur pofur eden vatandaşın hali görmeye değer.
Yine bir fıkra geldi aklıma; Adam yemek yerken çatlamış ve ölmüş. Oradan geçen biri durumu görünce demiş ki ‘Yedin mi böyle yiyeceksin bizimki nefis körlemesidir.’
Serpme kahvaltıyı iştahla yiyenlere sormak isterdim. Sizin tek celsede hiç ettiğiniz kahvaltılıkları mesela Afrika’da bir köye versek köy halkı bir ay yer de artanı da kurda kuşa yedirirler haberiniz var mı?
Efendim yemek içmek helal, israf haram sayılmıştır. Bu ayarı tutturmak bu kadar zor mu?
Masaya gelenlere dur demek neden mümkün olmuyor?
Makul bir insan evladı iki çeşit bilemedin üç çeşit ile güzelce doyacakken bu kadar çeşidi masaya yaymak sonra da onların çöpe gitmesini seyretmek ne oluyor?
Bizim töremiz böyle miydi?
Atamızdan, dedemizden böyle mi gördük?
“Efendim serpme kahvaltıdan artanlar değerlendiriliyor, garip gurebaya veriliyor, çöpe gitmiyor” diyenler olabilir.
Yahu masaya gelip “artık” hükmüne girmese nasıl olur?
Gariplerin hakkının verilmesini işletme sahibinin insafına bırakmasak. “Artık” olmadan evvel garipleri gözetsek ve makul kahvaltılara besmele çeksek...
Benim kalemim bu israfı anlatmaya yetmez ama dilimin döndüğü kadar söyledim. Ama bu işi durdurmak için vatandaşın gönüllü olması lazımdır.
Serpme kahvaltıya değil makul sofralar kurmaya gönüllü olanlar da vardır eminim.
Yiyip içip israf etmeyenlere baki selam...