Alfonso Burgues. 1968 doğumlu. İspanyol vatandaşı. Tiziano Ariel Diez. 1984 doğumlu. İtalyan vatandaşı.
Tanbieva Indira. 1995 doğumlu. Rusya vatandaşı.
Adrianus Tas Jos. 1978 doğumlu. Hollanda vatandaşı.
Igor Stajanovski. 1976 doğumlu. Danimarka vatandaşı.
Bu beş ismin ortak özelliği, aralarında terör faaliyetlerinin de olduğu çeşitli suçlardan aranıyor olmaları. Bunun gibi tam 377 isim var.
Arayan kurum ise INTERPOL. Uluslararası polis teşkilatı.
Demirtaş kapı kapı gezdiği Avrupa başkentlerinden Brüksel’de yaptığı açıklamada “Türkiye Cumhuriyeti ordusu, NATO’nun en büyük ordusu, dünyanın yanılmıyorsam üçüncü büyük ordusu. Polis teşkilatı itibarıyla dünyanın en büyük polis teşkilatına sahiptir. Milli İstihbaratı Teşkilatı, Jandarma istihbarat ve emniyete bağlı istihbarat birimleri var. Böylesine
büyük olduğunu söyleyen bir devlet, güçlü olduğunu belirten bir hükümet, nasıl bütün bu güçlere rağmen çaresiz kalıyor da vatandaştan, ispiyonculuktan medet umuyor. Utanç verici bir şey” dedi ya...
Hiç utanmıyor INTERPOL. İnternet sitesinden bütün dünyaya çağrı yapıyor, bu 377 ismi “ispiyonlayın” diyor.
Öyle küçücük bir teşkilattan da bahsetmiyoruz. Tüm dünyada 199 ülkenin polis teşkilatlarının üye olduğu bir kurum. Üstelik bu “ispiyonlama” işini de 1914 yılından bu yana yapıyorlar.
FBI’dan bahsetmiyorum bile.
Irak savaşında iskambil kâğıdına yerleştirdiği isimleri milyon dolar vaatlerle arayan bir başka teşkilat. Neredeyse dünyanın her yerinde operasyon yapıyor. Onlar da utanmıyor.
Örnek çok.
Ama Demirtaş’ın esas meselesi paniklemesi. Kendisinin ve diğer Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın sırtını yasladığı teröristlerin ele geçme ihtimali acayip korkutuyor kendilerini.
Komşularınızı ispiyonlamayın demesi de o yüzden.
Komşularınızı öldürmeyin
Aslında Demirtaş’ın kurması gereken cümle yukarıdaki başlık olmalıydı.
Şanlıurfa’da uykularında şehit edilen polisler, sizin komşularınızdı.
Sokak ortasında ATM’den para çekerken şehit edilen sizin komşunuzdu.
Eşi ve kızıyla evine dönerken yolda haince pusu kurup şehit ettiğiniz asker sizin komşunuzdu.
Orada görev yapan doktor, öğretmen, hemşire, imam sizin komşunuzdu.
Size göre ispiyonlamak utanç verici bir olay da bu komşularınızı haince katledenlerin fiilini hangi kelimeyle ifade edeceksiniz.
Mesela vatan hainliği diyebilecek misiniz?
Kalleşlik olarak tanımlayabilecek misiniz?
“Şerefsizliktir” kelimesi ağzınızdan çıkabilecek mi?
Gerçi soruyu size değil, Kandil’e sormak lazım.
Aklınızı Kandil’e teslim etmiş birinden bu sorulara cevap çıkmaz, çıksa da kısa sürede tornistan kaçınılmaz.
Onun adı Berkin değildi
12 yaşındaydı. Adı da Fırat’tı.
Gerçekten ekmek almaya gidiyordu.
PKK terör örgütünün bombası öldürdü.
Aydın Doğan’la karşılaşsam şu soruyu sorardım.
Sadece Türkiye’nin değil dünyanın en iyi gazetesini yaptığını, dünyanın parmakla gösterilen gazetecilerini! istihdam ettiğini söyleyen gazeteniz Hürriyet, Berkin Elvan öldüğünde neredeyse ilk sayfasının tamamını buna ayırmış, “Türkiye onun için ağlıyor” yazmıştı. Köşe yazarları bu ölüm üzerinden tüm kin ve nefretini kusmuş, bu ülkenin başbakanına ağza alınmayacak hakaretlerde bulunmuştu.
Aynı gazete 12 yaşında terörist bombasıyla katledilen Fırat Sımpil içinse gazetenizin barkodu kadar yer ayırdı. 3 santime 5 santimlik bir alandan bahsediyorum.
Berkin ile Fırat’ın nasıl bir fark var ki, Berkin’in ölümüne tüm “Türkiye’yi ağlatan” Hürriyet gazetesi Fırat’ın ölümünü basit bir haber ile geçiştiriyor.
Gazeteniz, Fırat’ı PKK öldürdüğü için mi görmezden geliyor?
Eğer böyleyse “teröre destek veriyorsunuz” dediğimizde neden bozuluyorsunuz?