İspanya’nın yaşadığı krizi bu kez Barselona ve Valensiya’dan değil, ülkenin güneyindeki Endülüs’ten izlemek farklı sosyal-ekonomik-siyasal renklerin yansımalarına sahne oluyor. Kriz patlak verdiğinde “zengin”Katalan nüfusun yaşadığı Barselona ve bağlantısındaki Valensiya’nın sergilediği “kendine güvenli” hallerin değişmiş olması dikkat çekici. İki yıl önce o bölgedeki nabız yoklamalarımda, krizin bir İspan-yol sorunu olduğuna ilişkin pek çok söz işitmiştim... Belli ki Katalan milliyetçiliği bu özerk bölgenin yaşamakta olduğu borç batağı nedeniyle Madrid’den talep etmek zorunda kaldığı 5.9 milyar dolarlık yardımın rahatsızlığını yaşıyor...
İspanyol hükümeti, talep edilen para karşılığında “mali disiplin” şartı getirince de Katalanlar “bağımsızlık talebi” ile sokağa dökülüverdiler...
Aslında, İspanya’dan ülkemize yansıyan “ayrılıkçı özlemler” veya “ tam özerklik taleplerine” dayalı siyasi hareketlerin, “bizim coğrafyanın” gerçekleriyle hiçbir alakası: İspanya’da ulusal çıkar denilince yalnız, para konuşuluyor...
Avrupa tipi ayrılıkçılık...
Malaga’nın ünlü katedraline yakın bir noktada kahve sohbeti yaptığım Endülüslü İspanyol genç çift, son sözü baştan söylemeyi tercih ediyor: “Katalanlar ne zaman ekonomik açıdan sıkışsalar böyle sokağa dökülür ve bağımsızlık talep ederler. Pa-rayı alınca da susarlar. Artık ciddiye almıyoruz...”
Gerçekten, İspanyol kültürünün iki önemli unsurunu flamenko ve boğa güreşini bağrından çıkarmış, konu milliyetçiliğe gelince de Madrid’dekilere de taş çıkartacak Endülüs’ün sokaklarında yürürken bakıyorum, Katalan ayrılıkçılığına dönük en ufak bir telaş bile yok... Oysa aynı gün yaklaşık 1 milyon insan Barselona sokaklarını doldurmuş, “biz bavulları hazırladık, İspanya’dan gidiyoruz” mesajı vermiş...
“Etnik milliyetçiliği” parayla veya günlük taktik hesaplar bağlantılı bir noktaya sürüklediğinizde muhataplarınızın sizi ciddiye alma oranı da düşüyor haliyle...
Dil milliyetçiliği üzerine...
Dil bilimci değilim, haliyle araştırdım... Bir Katalan ile bir İspanyol yalnız kendi dillerini konuşarak anlaşabiliyorlar. İbero-Roman dilleri denilen grubun üyeleri bu iki dil ve kelime benzerliklerini yüzde 85’i buluyor!.. İspanya’da hakim bakış açısıyla değerlendirdiğimizde bizim Azeri kardeşlerimizle “Bir millet iki devlet” sloganını asla kullanmamamız gerekiyor!.. Bu ölçüde ince bir çizgide şekilleniyor Katalan milliyetçiliğin armadası Barselona ile İspanyolların Real Madrid’inin “El Clasico”su... Sanki futbol değil, milli bir mücadele... Katalonya’da İspanyolca eğitim, “yabancı dil” kapsamında veriliyor. Neredeyse, bir dialekt farklılığını bu ölçüde derin sosyal-siyasal fay hattına çevirme gayreti ise tamamen “duygusal...” (!) Aslında herkes kendi cebine girecek parayı kontrol etmeye, “merkezi siyasi otoriteyi” günlük yaşamında ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Bask örneği...
Ne zaman Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir takım formüllerin peşinde koşsak, önümüze çıkarılan Bask örneği de bu ülkenin bir ürünü. 2004 yılında gerçekleştirdiğim Bask belgeselinden bu yana, bu örneğin Türkiye’de işlemesinin mümkün olmadığını vurgulayıp duruyorum, ama güzel ülkemde herkes lokomotifi yeniden keşfetmenin telaşı içinde... İspanyol anayasasına göre, yalnız siyasi değil, “mali özerklik” hakkına sahip iki bölge var: Bask ve Navarro... Bu bölgeler, hakim oldukları topraklarda vergiyi toplayıp, İspanya’nın ulusal bütçesine belli oranda katkıda bulunuyorlar. Bask yönetimi, örneğin, İspanyol bütçesinin yüzde 6.24’ünü karşıladıktan sonra elindeki parayı istediği gibi kullanabiliyor...
Barselona’daki patırtının temelinde de bu talep yatıyor. Katalanlar, Bask’a sağla-nan bu ayrıcalığın kendilerine de tanınmasını istiyorlar...
Türkçe’nin “yabancı dil eğitimi” kapsamına girdiği, ortak maliyenin bölgesel olarak devre dışı kaldığı bir takım özerklik formülleri üzerinde çalışmayı arzu ediyorsanız, buyurun, İspanya bir laboratuvar gibi...
Neresinden tutarsanız, Kürt sorununun çözümü sohbetlerinizde onu kullanabilirsiniz... Tavsiyem, yine de “kendi formülünüz” üzerinde çalışmanızdır...
Son sözüm yine Endülüs’ten... Mihmandarım genç hanım bir hayvan sever olarak boğa güreşlerine prensipte karşı olduğunu söyledikten sonra, “Ama Katalanlar, bir İspanyol gösterisi olduğu için yasakladılar, yalnız bu nedenden artık, boğa güreşinin yasaklanmaması gerektiğini düşünüyorum” deyiverdi. Milliyetçilik böyle...Bir hayvan severi bile matador yapabilir...