Yıl 2009... Merhum Yazıcıoğlu, 25 Mart günü saat 17.00’de Yozgat Yerköy’deki dostlarına hitap etmek üzere helikopter ile 14.40’ta Kahramanmaraş’tan yola çıkıyor.
Ne var ki Yerköy İstasyon Meydanı’na toplanan 3 bin kişi boşuna bekliyor.
Özel Kalem Müdürü Okan Köksal, helikopterin düştüğünü ama Yazıcıoğlu ile telefonla görüştüğünü ve sağlık durumunun iyi olduğunu söylüyor.
Dönemin Kayseri Valisi Mevlüt Bilici de bu bilgileri teyit ediyor(!), “Kurtarma ekipleri olay yerine ulaştı. Muhsin Yazıcıoğlu yaralı, şuuru açık. Polis arkadaşlar hastaneye ulaştıracak” diyor.
Ancak ne hikmetse aile “şuuru açık” Yazıcıoğlu’na bir türlü ulaşamıyordu.
Saatler geçmesine rağmen “büyük bir hassasiyetle yürütülen çalışmalar”(!)dan hiçbir sonuç çıkmıyordu!.. Çünkü köylüler kaza yerini bildiklerini söyledikleri halde aramalar 115 km uzakta yapılıyordu.
Aslında ne olmuştu...
Kazadan sağ kurtulan İHA Muhabiri İsmail Güneş 112 Acil’i arayarak yerlerinin belirlenmesini istemişti ama Kahramanmaraş Emniyeti olay yerini bir türlü tespit edememişti!.
Kaza mahalli 48 saat sonra bulunurken ‘J’ kodlu bir askeri helikopter, kazadan kısa süre sonra enkaz bölgesine inmiş, düşen helikopterin hafıza kayıt cihazını söküp olay yerinden uzaklaşmıştı.
Sonra aynı kodlu bir helikopter daha enkaz bölgesine inmişti ama kalkışı kayıtlarda yoktu.
Öte yandan İsmail Güneş’in ses kayıtlarının tamamı bu helikopterin iniş saatinden önceye rastlıyor. İsmail’in telefonu her ne kadar saat 19.04’e kadar aktif görünüyor ise de 16 defa arayanın kim olduğu da, İsmail’in telefonunu kimin kullandığı da belli değildir.
Ayrıca saatlerce sağlıklı bir biçimde konuşan İsmail Güneş’in otopsi raporundaki “çene kemiği kırık” notunu herkes çok ciddiye aldığı halde yargı pek kayda değer bulmadı!
Çünkü bu tespiti dikkate alsaydı, İsmail Güneş’in sağ kalıp bir yerlere ulaşması üzerine panikleyen suikastçıların, ikinci bir helikopter göndererek o sırada kendi imkanlarıyla bir yerlere ulaşmaya çalışan İsmail Güneş’i bularak iz bırakmadan öldürmeye çalışırken çenesini kırdıklarını tespit etmesi gerekiyordu.
Bütün bu “Kaza değil suikast” diye bas bas bağıran kanıtlara rağmen Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı geçen Haziran ayında takipsizlik kararı vermeyi başardı!
Bana hep Güneş’i soruyorlardı
Bu FETÖ, öldürdüğü kişinin cenazesine çiçek gönderen mafya taktikleri uyguluyor.
Özellikle 17/25’ten sonra ne zaman hoşlarına gitmeyen bir şey yazsam yüzlerce “fettrol” birden saldırıya geçip “Sen İsmail Güneş’ten haber ver” “İsmail Güneş için ne yaptın” gibi anlamsız sorular yağdırıyorlardı.
Güya eski mesai arkadaşımıza sahip çıkmadığımızı ima ediyorlardı.
Ama 15 Temmuz bu soruya da cevap oldu:
Hafıza kayıt cihazını söküp tüyen Astsubay Üstçavuş Aydın Özsıcak, Marmaris’teki otele saldıran hainlerden biriydi ve görevi de “Cumhurbaşkanı direnirse kafasına sıkmak”tı. Şu anda tutuklandı...
O tarihte kaza kırım ekibinde yer alan Yarbay Davut Uçum da Marmaris’e giden katil Skorsky’nin ikinci pilotuydu ve o da tutuklu.
O dönemde Kahramanmaraş İstihbarat’ta çalışan ve “Kurtuldular” yalanının sahibi Dursun Özmen de yine FETÖ darbesine karışanlardan biri ve tutuklu.
***
Meğer İsmail Güneş’e ne olduğunu siz çok iyi biliyormuşsunuz.
Şimdi sorma sırası bizde...
Alçak katiller söyleyin; İsmail Güneş’e ne oldu?..