Hocalar bir odaya girdiğinde yaşımız itibarımız ne olursa olsun, bizler ayağa kalkar, ihtiramla yer açarız onlara derhal... İrfandandır bu. İliğe kemiğe yazılandandır. Bize bir harf öğretenin kapısına bizi zincirlemiş Hz.Ali'mizin vasiyetindendir. İlim selamdır, ilim dermandır, ilim yol bulan, ara bulan, menzil bulandır. Alimlerin mürekkebiyle şehitlerin kanını tartmışlar da mürekkebi allamenin, ağır basmış şühedaya. Kalemdir bu. Boynumuz kıldan incedir önünde...
Bir de işin zoru vardır... Hoca kısmının kalbi pas tutmaya görsün. Kulağı tıpalarla tıkanıp gözlerine simsiyah perdeler çekilmesin, inada saplanmasın, hırs atına mıhlanmasın... Garibe gurebaya ayrı düşmesin, sağır kalmasın, kör bakmasın. Ki vay o kavmin haline! Alimi kendisine ırak düşmüşse, kıyameti beklesin...
***
Türkiye Üniversitelerinde ders veren hocalar, aydınlar, "suça ortak olmayacağız" dediler... Hangi suça?
Sur, Silopi, Silvan, Nusaybin ve Cizre'de kazdıkları patlayıcı dolu hendeklerle halkı rehin alan terörle mi suç ortaklığı yapmayacaklarını söylediler?
Evlerinden hastanelere çıkmalarına bile izin verilmeyen yaşlı hastalar için mi imza kuyruğuna girdi bu akademisyenler?
Yolu kesilerek şoförleri kurşuna dizilen ambulanslar için mi ayağa kalktı bu üniversite hocaları? Yetmiş yaşındaki dedelerin güya kimlik kontrolü yapan on dört yaşındaki silahlı militanlarca dövüldükten sonra beyninden kurşunlanarak vuruluşundaki suça mı ortak değiliz dediler?
Hangisi...
Oy verdikleri partinin belediyesine ait iş makinelerince, sokakları çepeçevre kazılıp, etrafla bağı koparılan halkın yaşadığı tecride mi itiraz ettiler... Terör örgütünden yaka silkerek mahallelerini terk eden insanların maruz kaldığı göçe mi itiraz ettiler? Mahalle fırınından ekmek almaya giden çocuklara uygulanan kimlik kontrolüne mi itiraz ettiler... Minarelere kurşun atmayın derken minarenin ayakucunda kurşunlanan avukatın infaz edilişine mi itiraz ettiler? Onu infaz eden kurşunların balistik incelemesini yapmaya gidenleri kurşun yağmuruna tutanlara mı itiraz ettiler?
Tam 80 bin çocuk, hendeklerin içine kıstırılmış halde... O ağzına kadar patlayıcıyla doldurulmuş hendekleri aşamıyor. Okullarına gidemeyen 80 bin civarında çocuk var... Buna mı isyan ettiniz ey aydınlar, ey üniversite hocaları?
Bir de dış temsilcilerden, üçüncü gözlerden, denetimcilerden, hakemlerden falan bahsediyorsunuz... Kusura bakmayın ama... Hangi yabancılıktan hangi tarafsızlıktan bahsediyorsunuz siz?
"Aydın yabancılaşması" tam da bu olsa gerek! İçinizden kaçınız bilir Sur'u, Silopi'yi, Cizre'yi... Silvan veya Nusaybin egzotik birer meraktan öte nedir sizin için mesela...
Elbette genelleştiremem. Hepimizin kendi hikayesi, kendi kalbi, kendi ruhu ve gezindiği kendi ufku var... Ama madem ki zor zamanlarda tüm bu kendi kendiliklerinizin ötesinde, "suça ortak olmayacağız" şeklinde bir meydan okuma koyabiliyorsanız ortaya... O meydan okumanızın dayandığı gerçeklere, başkalarınınkinden önce kendi gözlerinizi açmak zorundasınız...
O halde soru şudur: Siz... Sizler... İşlenmiş hangi suça ortak değilsiniz...
***
Zavallı Chomsky...
Hendeklerin, DAEŞ'ten korunmak için açıldığını zannediyor galiba.
Oysa o hendekler, kendilerine oy vermiş halkın hayatını karartma bahasına, seçimleri kazanmış belediyelerce bizzat açıldılar.
Hem de ne diye? Özyönetim ilan etmek adına.
Hem de ne diye? "Mesele devletsizliktir, artık devlet olma zamanı gelmiştir" diye diye...
Hangi ülke, kendi sınırları içinde, hendek kazıp mayın dinamit döşeyerek devlet kuracağını ilan eden terör örgütüne rıza gösterir Allahaşkına? Türkiye'den bekledikleri nedir?
Chomsky, Türkiye'nin DAEŞ'e birçok yoldan yardım ettiğini söylemiş. Herhalde Suruç, Ankara ve en son Sultanahmet'te yüreğimizi yakan vahşi saldırılardan haberi yok... Bu kadarına da pes! Hem DAEŞ'in en ağır darbelerine maruz kalacaksın hem de küresel anlamda yürütülen Türkiye aleyhtarı algı operasyonuna mağlup olacaksın...
Dolduruşa gelmiş Chomsky'nin DAEŞ ile pek çok kez çarpışan El Nusra'yı onun parçası gibi göstermesine mi hayret edelim... Nedir bu üstün körü totalci bakış? Bölgede DAEŞ işe mücadele eden tek grubun Kürtler olduğunu zikretmesine mi şaşıralım. Kürtler diye yekpare bir şey mi var? Varsa mesela Peşmerge ile PYD arasında niçin karayeller esiyor?
Veya bölgedeki en yoğun Kürt temsili, siyasi manada AK Parti'dedir, Chomsky ne diyecek acaba buna? Maaşları Suriye rejimi tarafından ödenen bugünün PYD mensuplarının, birkaç yıl öncesine kadar aynı rejim tarafından nüfus cüzdanı bile verilmeyen yurtsuzlar olduğunu biliyor mu acaba Chomsky?
Ya Türkiye'nin bir türlü ne içeriye ne de dışarıya anlatmayı başaramadığı Kobani hadisesi...
Acaba Türkiye, Peşmerge'ye sınır kapısını açıp destek vermeseydi, bugün Kobani diye bir yerden bahsedebilir miydik...
Haydi Chomsky uzakların adamı, yaşı da bir hayli geçkin, her şeye yetişemeyebilir zamanında... Ama ben yakınımız olanlara ne diyeyim... Bu kadar mı yabancı olur kendi ülkesine bir aydın... Kendi insanına bir aydın. Kendi yarasına, kendi derdine, kendi elemine bir aydın...