Yazar Pascal Brucner kaleme almış... Bildiri, La Parisien'de yayımlandığında altında 300 imza vardı... Eski Cumhurbaşkanlarından Sarkozy ve üç eski başbakan da imzacıları arasındaydı. Yahudi ve Hristiyan cemaatlerinin temsilcileri de bu bildiriyi imzalamışlardı...
Bildiri Kur'anı Kerim'den Yahudi karşıtı ayetlerin çıkartılmasıyla ilgiliydi. Avrupa basınında ''Yahudi düşmanlığını önleme manifestosu'' olarak yer alsa da aslında bildirinin asıl işlevi, "İslam nefreti"ne dairdi. Çünkü Yahudi düşmanlığını önlemeyi hedefleyen değil de İslam'ı ve Müslümanları potansiyel suçlu ilan etmeyi hedefleyen bir metindi...
Kur'an-ı Kerim'i ve Müslümanları hedef gösteren bu çirkin bildiriye ilk tepki Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Numan Kurtulmuş'tan geldi... Kur'an-ı Kerim'den bazı ayetlerin çıkartılması talebini ''barbarlık ve sapkınlık'' olarak niteleyen Kurtulmuş, ülke yönetimindekilerin de aynı nefret diliyle bütünleşerek imza verişlerini ise ayrıca endişe verici bulduğunu beyan ediyor. Bildirinin ''faşistçe'' kaleme alındığının altını çiziyor...
Yaşlı bir musevi hanımın öldürülmesiyle birlikte yeniden başlayan tartışmalar Fransa'daki uzun ve yüklü hesaplaşmanın bilançosunu yine Müslümanlara kesti... Fransa, kuzey Afrika'daki utanç verici sömürgeci geçmişinden ve bunun yol açtığı ağır suçluluk psikolojisinden bir türlü kurtulamıyor. Halen Müslüman Fransızlara ve Cezayirlilere göçmenlere uygulanan dışlayıcı politikalar ve iç siyasette yükselen ırkçılık Fransa'nın açmazlarından. Bu rijit yaklaşım başkent Paris dahil tüm şehirlerde Müslüman gettoların oluşmasına sebep oldu... Yoksulluk ve işsizlik de dışlanmaya eklenince ''yabancılık'' Fransa için aşılması güç bir muhalefet olarak gün geçtikçe büyüyor.
Fransa'da Yahudi ve Ermeni lobileri çok güçlü, yoksullar, müslümanlar ve esmerlere karşı yürütülen ''Beyaz Fransa''cılık söz konusu olduğunda bu ana akım politikaya en ciddi desteği verenler de yahudi ve hristiyan topluluklar... Müslümanı ''potansiyel suçlu'', Kur'an-ı Kerim'i ise ''potansiyel suç kitabı'' olarak gören bu bakış, kendi uyguladığı şiddete karşı, ne yazık ki, kör ve bağnaz... Nitekim, Nisan ayının ortalarında Toulouse'ta Müslüman bir çiftin yeni doğan oğullarına nüfus cüzdanı çıkartırken talep ettikleri ''Cihat'' ismini kabul etmeyen Nüfus Müdürlüğü, çocuğun ismini ancak "Cahit" olarak değiştirildikten sonra kabul etmişti. Daha evvel de "cihat ayetleri" ile ilgili olarak yapılan tartışmalarda İslam dini şiddet üzerinden eleştiriliyordu...
***
Bugünün ''vekalet savaşları''nda boy gösteren terör örgütü DAEŞ, İslam aleminden hiçbir surette destek görmüyor. Buna rağmen dünyada hali hazırda aktif savaş koordinatlarında kullanılan silah teçhizatlanmasının menşei bellidir. Atom bombası başta olmak üzere nükleer silah ve biyolojik savaş teknikleri, Fransa'nın da içinde olduğu "çağdaş", "barışsever" Batı dünyasının elindedir! Şiddet suçlusu arıyorsa Batı aynaya baksın...
***
Kur'an-ı Kerim Allah'ın sözüdür. Bir ders kitabı veya siyasal doktrin tezi ya da edebiyat değildir. İnsanlar onu değiştiremez. Tahrifat üzerinden gelen kendi geçmişlerini, Müslümanlara dayatamazlar...