Diyanet İşleri Başkanlığı, geçen hafta İstanbul’da ‘İslam Sanat ve Estetik’ başlıklı çok önemli bir kongre gerçekleştirdi. Günümüzün savrulan estetik değerleri arasında soylu ve aşkın bir çerçevede nasıl sanat ve kültürel çalışmalar ortaya konduğunun ve konabileceğinin ana hatları ve izleği kongre boyunca değişik sunumlarda ele alındı. Daha çok nazari manada ve Kur’an çerçevesindeki mülahazalarla yapılan “Dinler ve Estetiğin Keşfi” başlıklı ilk oturum kongrenin tamamı için de fikri bir zemin oluşturdu. “İslam Sanatının Tarihi Serüveni” başlığını taşıyan ikinci oturum, ilk dönem, Mağrip, Selçuklu ve Osmanlı sanatlarının çeşitli veçhelerini dile getirdi. Sonraki oturumlardaysa bu sanat anlayışının, şiir, roman, çocuk edebiyatı, sözlü kültür, mimari, musiki, hat, tezyini sanatlar, görsel sanatlar, geleneksel sanatlar, sinema, tiyatro ve karikatür gibi münferit sahalarındaki uygulamalarını esas alan tebliğiler sunuldu. Kongrenin son günü yapılan değerlendirmelerde, ortaya konan bu kuramsal çalışmalar doğrultusunda gelecek için çeşitli perspektifler getirildi.
***
Manevi duyarlıklı bir sanat anlayışıyla kotarılan kültürel verimlerin bütün inançların yer aldığı tarihi medeniyet dairesinde büyük bir yekun tuttuğunu söyleyebiliriz. Görsel sanatlarda İslam yaklaşımıyla diğer inançların zemininde oluşturulan sanat eserleri arasındaki en büyük farklılıklardan biri, figürlerin kıyafeti keyfiyetinde ortaya çıkmaktadır. Bunun dışında kutsallık anlamında aşkına açık bir duyarlılıkla yapılan her türlü sanatsal faaliyet, inanç ayrımı olmaksızın insan fıtratıyla uyumlu bir manzara ortaya koymaktadır. Bu anlamda, günümüzde gerçekleştirilen ve tasavvufun va’zettiği estetik duyarlılıkla manevi bir haleyle kuşanmış yukarıda zikredilen ve diğer sanat alanlarındaki sanat eserlerinin büyük fuarlarda, sergi ortamlarında, özel haftalarda, festivallerde, bienallerde, trienallerde geniş okuyucu, dinleyici ve seyirci kitleleriyle buluşması tüm bir insanlık için elzemdir.
Bundan ötürü, farklı bir yaklaşımla, benzerlerinin günümüzde cari olduğu Türkiye’nin kültür ve sanat gündemini belirleyen kültür ve sanat vakıflarından veya derneklerinden ruhen farklı bir mahiyette bir yapılanma gerekmektedir. Öncelikle, sanatların modern uygulama sahalarından sinema, müzik, sergi ortamları ve tiyatro’nun söz konusu olduğu, belirli danışma kurullarıyla oluşturulacak bu yapılanma, ifa edeceği periyodik festival ve etkinliklerle, günümüzde artık anti-sanat olarak görülebilecek sanat çalışmalarının yer aldığı platformların yanında bir oluşum olarak kendini gösterecektir. Böylesi bir oluşum, sanatın rayından çıkmış günümüzdeki görünümünü hak ettiği mecraya çekecek ve sanatın insan ruhuna aslında vermesi gerektiği aşkın duygulanımı önceleyecektir. Bu oluşumun ayakta durması için benzerlerinde olduğu gibi, resmi ve özel kuruluşlardan destek alması, çeşitli sponsorluk katkılarından yararlanması ise son derece tabiidir. Bunun için mücehhez insan potansiyeli artık mevcuttur, sadece bunu ortaya koyacak bir ortak irade ve koordinasyon çalışması gerekmektedir.