Post-modernizmin ürettiği rölativizmin gölgesinde bir cümle bile kurmaktan korkuyoruz. Çünkü ortalık "kime göre İslam kültürü" diyerek kendini zeki sanan aptallardan geçilmiyor! Buna eleştirel bakma değil, züppelik denir. İslam kültürü deyince, İslam temelinde ortaya çıkan anlam, norm ve değerler bütününü anlıyoruz. Modern öncesi döneme vurgu yapılıyor. Bunun içine Hafızın Divanı, Mevlana'nın Mesnevisi, Mimar Sinan eserleri, Marakeş minareleri, sanat musikisi, miraciyeler, Itri Efendi, Galata Mevlevihane'si, Mevlit gibi şeyler girer. Müzik, mimari, hat, şiir, sanat, menkıbeler...
Bu bütünlük içinde "pozitif" anlamda kullanılan semboller var. Bu semboller anlam depoları. Birçok güzellik, iyilik, hayır özetlenir. İnsanları etkileyen bir çağrışımlar demeti. Başka kültürlerden alınsalar da İslam içinde yeniden üretilmiş. Bitkiler, yer, gök, hayvan sembolleri ile karşılaşırız. Nesne sembolleri de var. Mesela hilal gök ve aydınlıkla ilgili sembol, Hz. Alinin kılıcı Zülfikar ise nesnelerle ilgili.
Hayvan sembolleriyle de karşılaşırız. Parçalayan, leş yiyen, hiç kıskançlık duymayan ve insan hayatıyla bütünleşmeyen hayvanlar, İslam kültüründe sembol olmazlar. Menkıbelerde bu kültürün önemli anlatımları var. Mesnevide eşek, at, papağan, horoz, tilki, aslan, kurt geçer. Ancak bunlar sembole dönüşmezler. Mevlevilikte Leylek, önemli bir sembol. Vak vak, Hak Hak diye algılanır. Melamilikte de öyledir. İstanbul Mevleviliğinde Leylek Baba adıyla anılan bir derviş vardır.
Hacı Bektaş Veli, Mahmut Harrani'nin aslan sırtında elindeki yılanı kamçı olarak kullandığını görünce duvarı yürütür. Güvercin, Bektaşilikte önemlidir. Barışı simgeler, huzuru anlatır. Anadolu'da güvercin yenilmez. Camilerimiz etrafında hala güvercinler uçuşup durur. Hacı Bektaş Veli'nin bir kolunun altında koyun ötekinde kurt vardır. Bunların barış içinde yaşayabileceğini anlatır. Ancak bu hayvanların her biri bir sembol haline gelmez. Yani Bektaşilikte ne kurt ne de koyun sembol.
Geyik, yine güzelliği ve masumiyeti simgeler. Geyikli Baba mezarı hala İnegöl'deki yerinde durur. Geyikli Baba, Bursa'nın fethinde büyük yararlıklar gösteren derviş mücahitlerden.
Düldül, Hz. Alinin atıdır. Hz. Ali Efendimiz gaza menkıbelerimizin piridir. Düldül de beyaz kabul edilir. Hz. Peygamberi miraçta taşıyan Burak da beyaz renkli. Burak, başlı başına bir sembol. Kırat, Köroğlu ile beraber zalim otoriteye başkaldıran yiğitliğe yoldaş eden bir at. Beyaz at, Hz. Hızır'ın da hayvanı kabul edilir.
Kıtmir, bir köpek adı. Ashabı Kehf'in arkadaşı bir köpek. Müslümanlar için şehrini terk etmek zorunda kalan "mağara topluluğu"yla dost olan varlık. Yedi uyurlarla birlikte o da şehri geride bırakıyor. Bu nedenle Müslümanlar arasında saygıyla anılır.
Huma Kuşu gibi sembolik olan kuşlar da bulunur. Fahrettin Attar'ın meşhur eseri Mantık'ur Tayr'da anlattığı Anka Kuşunu da hatırlamak gerekir. Simurg da denir. İslam tasavvufunda yükselişi, olgunlaşmayı ve seyrüsüluku sembolleştirir.
İslami menkıbelerde, efsanelerde, şiirlerde, hikâyelerde öne çıkarak sembol hale gelen başlıca hayvanlar bunlar. Sembolleşiyorlar, çünkü zamanlar üstü bir anlama sahipler. Saygı ve kabul görüyorlar. Büyük tutumlara, olaylara, şahsiyetlere eşlik ediyorlar. İslam toplumunun sosyolojik hafızasını meydana getiriyorlar. Bu semboller, fabl olmayı aşarak( Kelile ve Dille'de olduğu gibi) insanlara ve özellikle Müslümanlara "ibret" almanın anlamlarını kuşaktan kuşağa taşırlar
Bu sembolleşen hayvanlara dikkat edelim! İnsan toplumları ile bütünleşerek yaşayan, uysal olan, koruyan ve kollayan hayvanlardır. Belki daha başka anlam ve işlevleri de var. Evlerde, mahallerde, şehirlerde, köy ve tarlalarda, bağ ve bahçelerde, çadır ve yaylalarda insanların hayatlarına katılırlar. İslam kültür dünyasının merhamet, yardım, kollayan, dost ve helal ilişkilerini temsil eden imgeleridir.