Asıl konuya geleceğim, ama, İsrail basınının saygın yayın organı HAARETZ’de gördüğüm bir haber, gelişmenin üzerine gitmemi zorunlu kıldı. Aşağıda gördüğünüz “reklam”(!) panoları ABD’nin Filadelfiya kentinde kamu ulaşım araçlarını süslüyor.
Hitler ile dönemin Kudüs müftüsü El-Hüseyni’yi birlikte gösteren fotoğrafın yanında İslamcı Yahudi Nefreti: Kuran’da. ABD’nin toplam dış yardımının üçte ikisi İslam ülkelerine gidiyor. Nefreti durdur, İslam ülkelerine yardımı sonlandır yazıyor. Amerika’daki Yahudi diasporasının fanatik bir kanadıyla karşı karşıyayız, işin o yanı önemli değil, Filadelfiya kamu yönetiminin bu reklam panolarını hiç itiraz etmeden kabul etmesi dikkat çekici. Yönetim, reklamı, “ifade özgürlüğü” kapsamında gördü, yargıç kararına başvurmadı ve panolara yapılabilecek saldırılara da müsamaha edilmeyeceğini açıkladı.
Benzer ama daha yumuşak ifadeler içeren bir reklamın bir Müslüman STK tarafından hazırlanması halinde işlerin nereye varacağını hepimiz biliyoruz.
Ortadoğu’yu adım adım “Büyük savaş”a sürükleyen bu çifte standart ve nefret söylemidir.
Antisemitzm (Yahudi düşmanlığı) Müslümanlar’ın yarattığı kavram değil, Hıristiyanlar, peygamberlerini çarmıha geren o milletten hoşlanmazlar, Ortadoğu’da İsrail diye bir devlet kurulup, büyük acılara neden olmasaydı, Müslüman’ın Yahudilerle ne meselesi olacaktı? Buyurun, gelin bu dini/tarihi gerçeği Filadelfiya’da yaşayan Amerikalı’ya anlatın bakalım, anlamayacaktır...
Cehalet yorumları...
Amerika’da körüklenen cehaleti bırakıp kendimize dönelim. Suudi liderliğinde, Mısır işbirliğinde koalisyonun Yemen’de başlattığı harekata Türkiye destek verince ortaya atılan “düşünce kırıntısı” şu oldu:Türkiye diktatör dediği Sisi ile aynı ittifakta buluştu, bu dış politikanın yeni bir hüsranıdır.
Öyle değil, kısaca anlatalım: Suudi Arabistan önderliğindeki Körfez ülkelerinin ve Mısır’ın Yemen’de başlattığı harekat, Arap Baharı’nda Müslüman Kardeşler’e nefes aldırmamak için Yemen’de Şii azınlık Husiler’i bile destekleyen aynı ekibin büyük yenilgisidir.
Mısır ordusu, kendi topraklarında ezdiği Müslüman Kardeşler’in Yemen’deki bölümünü yeniden diriltecek bir harekatı sürdürmektedir.
Körfez ülkeleri, Arap halkının demokrasi taleplerini ezme gayretlerinin İran yayılmasına neden olduğunu görünce “kerhen” bu tür işlere kalkışmaktadırlar. Yakında Suriye ve Irak’ta da benzer gelişmeleri göreceğiz. (Ortak muhalefet gücünün stratejik İdlib’i alması, bu savaşta çok iyi teçhizalandıkları anlaşılan iki Türkmen tugayının da bulunması işin önemli bir yönüdür.)
İkinci hata, konunun Sünni-Şii ayrımında ele alınmasıdır. Yemen’de çatışan “Acem-Arap milliyetçiliğidir...” Arap Birliği’nin “ortak Arap askeri gücü” kurma kararlılığı, Şii inanç sistemini kullanarak Arap topraklarına el koymaya kalkan İran’ın milliyetçi ataklarına karşı yeni bir yapılanmanın işaretlerini veriyor. (Atılan her adımı yeni-Osmanlıcılık diye adlandıran arkadaşlar, mollalar etrafınızda yeni Pers İmparatorluğu peşinde, neredesiniz?)
Kurulacak o güçten yalnız İran değil, İsrail de rahatsız olur, işin nerelere varacağını, Acem-Arap milliyetçiliği ile Siyonizm üçgeninde bölgede ne büyüklükte bir savaşın yaşanacağını hep birlikte izleyeceğiz.
Bu denklemde Türkiye nerede? İşin demokrasi kanadında yer alan tek ülke...
Oturmuşlar çalakalem döktürüyorlar, hele TV ekranlarında söylenenleri dinlemek büyük zulüm.(Kılıçdaroğlu iktidara geldiğinde Libya, Suriye ve Irak’la ilişkileri düzelteceğini söylüyor karşısındaki meslektaş, o ülkelerin hangi yönetimleriyle diye soramıyor.)
Cahil cesaretinden sıkılmaya başladım...