Galatasaray taraftarı, bu yıl her maç işkence çekiyor. Takım; yönetiminden hocasına, hocasından futbolcusuna, öylesine umursamaz ve adamsendeci ki; galibiyet neredeyse hayal. Mersin karşısında Mustafa Denizli geçen hafta çok iyi oynayan Linnes’i kenara çekip asıl pozisyonu stoper olan Denayer’i sağ bekte başlattı. Böylece savunmanın bütün dengesini bozdu. Semih bir başka soru işareti. Zamanında Galatasaray’ın kaptanı Bülent Korkmaz, Semih’in pozisyon almakta hep geciktiğini, markaj yapmayı beceremediğini ve çok kötü pozisyonlara neden olduğunu açıkça söylemişti. Ama ne hikmetse Semih’in sözleşmesi yönetim tarafından 4 yıl uzatıldı. Ve kendisine bir çuval para verildi. Dün akşamki maçta ilk golün yaratıcısı Umut ile beraber Semih’ti. Umut, akılalmaz bir pas hatası yaptı. Semih önce ofsaytı bozdu. Sonra da halı sahada yenecek bir çalım yedi ve Galatasaray geriye düştü. İkinci yarıda da kırmızı kart gördü Semih...
UEFA Fair-Play sorununu sürekli gündemde tutan Dursun Özbek, kadroyu boşaltarak, neredeyse yedeksiz bir takım sahaya sürdürerek, Avrupa kapılarının 1 yıl için kapatılmayacağını sanıyor. Varsayalım öyle oldu. Bu kadroyla Galatasaray’ın bırakın Avrupa’ya gitmeyi, sınırı geçmesi bile imkansız! Sen doğru düzgün transferini yaparsın, ceza alacaksan da alırsın. 1 yıl gitmezsin. Ondan sonra aslanlar gibi geri dönersin. Ama Fair-Play, başkanın kimyasını bozdu ve sağlıklı düşünmesine engel oldu.
Bundan sonra ne yapmak gerekir? Her şeyden önce sahaya doğru düzgün kadro sürmek. Linnes, Denayer, Chedjou ve Carole, Galatasaray’ın geri dörtlüsü olmak zorunda. Bu savunma kurgusuyla artık kimse oynamamalı.
Burak’ın da gönderilmesiyle gelecek ve tasarruf edilecek parayla birlikte Galatasaray, UEFA’dan ceza almayabilir. Ama tranfser sezonunda birkaç arsa satıp doğru dürüst oyuncu alması şart.
Bu sene Galatasaraylılar için hüsran yılıdır. Ama sarı-kırmızılı takım, her şeyin üstesinden gelip yeniden zirveye çıkmayı başaracaktır.