IŞİD’in özel bir proje olarak oluşturulduğunu düşünmek için epeyce ipucu bulunuyor. Saddam ve Esad yönetimlerinin IŞİD’in ortaya çıkıp güçlenmesi için son derece mümbit ortamlar yarattığı bilinmekle birlikte, farklı kesimleri bir araya getirip onları kimlerin organize ettiği henüz bilinmiyor.
Bugüne kadarki faaliyetlerinin sonuçları kısaca şöyle özetlenebilir: IŞİD, Irak’ta öldürdüğü ve sürdüğü gruplar yoluyla Bağdat’ta yönetim değişikliğine yol açtı, halkın IŞİD etrafında toplanmasını kolaylaştıran Maliki’nin bertaraf edilmesini sağladı. Tabi bu arada bir de ABD’nin yeniden Irak’a askeri müdahale yapması mümkün oldu. Maliki’nin iktidardan çekilmesiyle İran, rehineler nedeniyle de Türkiye Irak gelişmelerinin dışında tutulmaya çalışıldı.
Suriye’de ise IŞİD, Esad’ın elinin güçlenmesine yol açtı. Esad’a karşı mücadele eden güçler içinde kendisine yer bulan yapı, öyle işler yaptı ki, dünya Esad’a razı hale geldi. Diğer bir ifadeyle bu yapının Suriye rejimini devirmesi halinde iktidar olacakları korkusu, duruma müdahale edilmesini gerektirdi. Esad iktidarının düşmesi halinde Bağdat’ı da ele geçirebilecekleri ihtimali arttı, dolayısıyla başlangıçta muhalifleri destekleyen güçler, şimdi Esad’ı destekler hale geldiler. Sonuçlara bakılırsa, bunu IŞİD’in başardığı söylenebilir.
İpuçları
Hem askeri müdahale yapılmasını hem de eski rejimlerin yeniden desteklenmesini sağlayan IŞİD, bu sonuca sadece insanları öldürerek gitmedi. Askeri üsleri ve stratejik noktaları hedefine koyarak bunları başardı. Ayrıca belirtelim, bir biçimde Suriye ve Irak Kürtlerinin yan yana gelmesini de sağladı.
Tüm bunların dışında IŞİD başka konularda da bir işlev sahibi gibi gözüküyor, zira istihbarat ve dinleme konularının içinde bir biçimde bu yapının adı geçmeye başladı.
ABD’li gazeteciyi öldüren IŞİD’li, İngiliz vatandaşı çıkıyor. Sonra IŞİD’in sözcüsünün öldürüldüğü iddia ediliyor. İnsanın aklına gelmiyor değil. Acaba kafa kesen kişi tam da IŞİD bu başarılara imza atsın diye mi Suriye’ye gönderilmiş, sözcü de konuşmasın diye mi öldürülmüştü?
Bir yanda ABD’li öldüren İngiliz durumları yaşanırken eş zamanlı olarak Merkel ve dinleme konusu gündeme geldi. Dinleme konusu sıcaklığını korurken de Almanya’nın IŞİD ile pazarlık yaptığı ve bir yurttaşını kurtardığı iddia edildi. Ayrıca Almanya’nın Kürtleri silahlandırdığı söylentileri de yayılmaya başladı.
Yine insanın aklına tuhaf sorular geliyor. Bu Alman’ın Suriye’de ne işi vardı acaba? Biz onca insanı kurtaramazken Almanya bir kişi için ne tür bir pazarlık yapmış olabilir. Yoksa bu kişinin kimliği zaten geri verilmesi için yeterli miydi?
Güçler savaşı
Almanya’nın yaptıklarının ortaya dökülmesi, iddia dahi olsa, bölgedeki faaliyetlerinin ifşa edilmesi anlamına gelir. Bu da bundan böyle bu yöntemlerle faaliyet göstermesini zor hale getirir; yani bölgeden geri çekilmesi yolunda baskı yaratır. Bu baskıyı hisseden Almanya da Türkiye’de herkesi dinler. Türkiye’ye Almanlar tarafından yerleştirilen Patriot’ların da Türkiye’yi korumakla ilgisi olmadığı iyice anlaşılır.
Sorun, Almanya’yı deşifre eden ve ABD’yi bölgeye yeniden sokanın hangi oyuncu olduğunda. Birileri arasındaki kavganın IŞİD üzerinden yapıldığına kuşku yok da, “esas oğlanın” tespiti zor. Bu oyuncu her kimse, sadece ABD’yi bölgede yeniden etkin kılmaya çabalamıyor. Almanya ile Türkiye’nin arasını açarak Türkiye’nin kendisiyle ittifak içinde oyuna yeniden dahil olmasına uğraşıyor. Bu arada Irak Kürtlerinin Bağdat, Suriye Kürtlerinin de Esad ile işbirliği içinde yeni rejimler kurmaları zorlanıyor. Tüm bunlar hangi oyuncunun en fazla işine yarar acaba?