İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı 25.5.2017 tarihinde TBMM’ ye sevk edildi. Tasarıya göre, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi alacağı ile işe iade talebiyle açılacak davalarda, dava açmadan önce arabulucuya başvurma zorunlu hale getirilmektedir. Arabulucuya başvurmadan doğrudan iş mahkemesine açılan davalar usulden reddedilecektir.
Tasarı ile işe iade talepleri yönünden de arabulucuya başvurma zorunluluğu getirildiği için bu talebi düzenleyen 4857 sayılı İş Kanununun 20’nci ve 21’inci maddeleri de değiştirilmektedir.
Bu bağlamda, 4857 sayılı Kanunun 21’inci maddesinde düzenlenen ve uygulamada ‘işe başlatmama tazminatı’ ile ‘boşta geçen süre alacağı’ olarak nitelenen alacakların ay esaslı değil parasal miktar esaslı olarak belirlenmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
Böylece, işe iade konusunda mahkeme kararıyla hüküm altına alınan bu iki alacağın tahsili amacıyla işçinin yeni dava açmasına gerek kalmayacaktır.
İşçinin uygulamada neden işe iade davasından sonra yeni bir dava açma durumunda kaldığını izah edebilmek için, Star Gazetesinde 11.4.2017 tarihinde yayımlanan ‘İşveren mahkeme kararını uygulamazsa ne olur’ başlıklı yazımızdan bir bölüm aktaralım;
‘’İşveren kesinleşmiş mahkeme kararını uygulamazsa ne olur? Daha açık bir anlatımla; işverenin işçiyi işe başlatmak veya işçiyi işe başlatmama halinde tazminat ödemek gibi iki seçeneği var. İşveren işçiyi işe başlatmadığı gibi, işe başlatmama tazminatını ve boşta geçen sürelerin ücretini de ödemezse işçi ne yapacak?
Denebilir ki, işçinin elinde kapı gibi mahkeme kararı var. Mahkeme kararına dayanan ilamlı icra takibi yapmak üzere icra emri gönderir. Ancak bu mümkün değil. İşe iade davası sonucunda verilen mahkeme kararına dayanarak ilamlı icra takibi yapılamaz. Çünkü işe iade davası sonucunda verilen mahkeme kararı bir tespit niteliğindedir. İşverenin işçiyi işe alması zorla sağlanamaz. İşçiyi işe başlatmak istemeyen işveren yukarda belirttiğimiz tazminatı ödemek zorundadır. Ancak, işe iade davası mahkeme kararlarında işe başlatmama tazminatı süre olarak (örneğin 6 aylık ücret olarak) gene boşta geçirilen sürelere ilişkin ücret süre olarak (örneğin 4 aylık ücret olarak) belirtilmekte, tutar olarak herhangi bir rakam yer almamaktadır. Daha açık anlatımla, işe iade mahkeme kararlarının eda niteliği yoktur. Tespit niteliği vardır. Bu nedenle iş güvencesi tazminatları ilamlı icra takibine konu olamamaktadır. ‘’
Sonuç olarak, İş Mahkemeleri Kanun Taslağı’ndaki söz konusu düzenleme yasalaşırsa, ‘işe başlatmama tazminatı’ ile ‘boşta geçen süre alacağı’ olarak nitelenen alacakların ay esaslı değil parasal miktar esaslı olarak belirlenmesine ilişkin düzenleme getirileceğinden, işçinin bu iki alacağını tahsili amacıyla yeni bir dava açmasına gerek kalmayacaktır.