Vefat yıl dönümünde onu saygıyla yad ediyoruz. Malcolm X, siyahlara yönelik ırkçı politikalara karşı adalet ve özgürlük arayışı hareketlerinin zirveye çıktığı 2. Dünya Savaşı sonrası düşünce ve aksiyon tarihine damga vurmuş isimlerin başında gelir. Düşünce, aksiyon ve sivil duruş sahibi bir hareket insanı olarak Malcolm X, Afrika'dan en ağır zulümlerle kopartılıp Amerika kıtasına köle olarak taşınan köklerine dikkat çekmişti: 'Dünkü macerayı bilmeyen bugünü anlayamaz ve geleceğe dair anlamlı bir hedefi de taşıyamaz'...
Malcolm X için özgürlük, en büyük değerdi ve bir insanın onurlu olabilmesi için özgür olması şarttı. O, aradığı insanlık değerini ancak İslam'da bulduğu için ruhunda büyük bir devrim yaşadı, kelime-i tevhid onun şimdiye kadar yaşadığı asırlık hicranlarını sarıp sarmalayan bir kardeşlik, eşitlik ve barış ülkesi teklif ediyordu. Yaşadığı bu büyük aydınlanmayı, söylevleriyle, yazılarıyla hayata geçirmeye azmetmişti. Bir suikastta henüz 40 yaşındayken şehitler kervanına katıldı. Onun bu tertemiz hidayet hikayesi milyonlarca insana ışık tuttu.
Özgürlük, eşitlik ve adalet için verdiği mücadele ile dünyada da simge isimlerden biri haline gelen Malcolm X, özellikle o yıllarda kolonyalizm sonrası kimliğini arayan İslam dünyası halkları için de bir kahraman olarak anılır.
1925 yılında dünyaya geldiğinde ırkçılığın politik ve sosyal baskılarını had safhada yaşayan bir ailenin ferdiydi. Babası rahipti ve öz ülkeleri olan Afrika'ya geri dönmeleri gerektiğini savunan ateşli vaazlar veriyordu. Annesi ise, siyahilerin haklarını savunan bir sendikada sekreterdi. Dolayısıyla Ku Klax Kaln'ın doğal hedefindeydiler. Evleri bir sabotaj sonucu yakıldı, anne baba öldü, çocuklar sağa sola evlatlık verildi. Sonrasında karmaşık bir hayatı oldu Malcolm'ın, işlediği bir suçtan dolayı girdiği hapis onun için Yusufiye Medresesine dönüşecekti... "Düşünmek için en iyi yer ya üniversite ya da hapishane" diyen Malcolm X, demir parmaklıklar ardındaki yıllarını hapishanenin kütüphanesinde okuyarak geçirdi. Burada, Elijah Muhammed'in lideri olduğu Nation of Islam (İslam Milleti) hareketi ile tanıştı. Hırsız ve adi bir suçlu olarak girdiği hapishaneden 1952 yılında sivil haklarla mücadelede Amerikan tarihine damga vuracak bir lider olarak tahliye edildi...
1950'lerde sivil haklar hareketi başladı. 1955'te Rosa Parks isimli terzi çırağı, yorgun olduğu bir akşam, beyaz bir kadına, otobüste oturduğu yerini vermedi ve karakolda feci şekilde dövüldü. Olaylar patlak verdi. Martin Luther King ve Malcolm X, Rosa Parks'a destek olmak için yürüyüşler düzenlediler. Otobüslere beyazlarla birlikte bindiler. Beyazlarla Siyahları ayıran, ''eşit ama ayrı'' kuralı, modern anlamdaki köleciliğin bir izdüşümüydü. Büyük mücadeleler ve kayıplar verildi. Özgürlükleri yasal düzeye taşıyan devlet başkanı Kennedy de bir suikastte öldürülecekti...
Malcolm X, 1958'de Dr. Betty Sanders ile hayatını birleştirdi. 1959'da Gana, Sudan, Nijerya, İran, Suriye, Mısır, Birleşik Arap Emirliklerine seyahatler düzenledi, dini ve siyasi liderlerle görüştü. 1964'te hacca giden Malcolm X'in kutsal topraklarda yaşadığı tecrübeler ırkçılık konusundaki, siyah/beyaz keskinlikleri yerle bir etti. Kendi deyimi ile "sarı saçlı, mavi gözlü insanlarla aynı kaptan yemek yedi, su içti" ve "daha önce hiç şahit olmadığım şekilde, dünyanın dört bir yanından gelen her tür renkte insanların birlik ve kardeşlik ruhunu gördüm" diyerek, ABD'deki ırkçılık vahşetine çözüm olarak İslam'ın kardeşlik öğretisini deklare etmeye başladı. El Hacc Malik el Şahbaz ismini aldı. 1965'te, Harlem'de yaklaşık 400 kişiye konuşma yaptığı sırada suikaste uğradı. Vücuduna yakın mesafeden onlarca kurşun isabet etmişti. Vurulduğunda eşi Dr. Betty hanım ve iki küçük kızı salondaydı.
Ardından sadece siyahileri değil tüm Müslümanları etkileyecek fikirler bırakan öncü kardeşimiz Malcolm X'i, Malil el Şahbaz'ı rahmetle yad ediyoruz...