İran uzun yıllardır dış politikasında Ermenistan faktörünü desteklemekten kendisini alıkoyamadı.
Ermenistan’ın ekonomik olarak ablukadan çıkmasını sağlayan önemli bir taraf oldu ve İran’da yaşayan Türk kökenli ahalinin, bu duruma pek sıcak bakmayanlarının da olduğu bir gerçektir.
Azerbaycan’ın işgal altındaki Karabağ vilayeti konusunda da, İran her ne kadar da arazi bütünlüğünden bahsetse de, uzun zaman bu söyleminin tam tersi politikalar uyguladı.
Ermenistan hâkimiyeti, uzun zamandır Karabağ kökenli Ermeni ekibin elindeydi. Ermenistan’da bu durum alttan alttan sorun olmaya başlamıştı. Paşinyan’ın gelişi ile bu durum değiştirilmeye başladı. Paşinyan’ın söylem ve eylemleri, Rusya kadar İran’ı da tedirgin etmektedir.
Bu durumdan dolayıdır ki; Moskova ve Tahran’ın, Karabağ’la bağlı açık ve net olarak Azerbaycan’ı hoşnut eden beyanları devreye girdi.
Tabii ki burada Ermenistan’ın ileride hangi politikalar uygulayacağı önem taşıyor. Hem İran hem Rusya açısından olaya baktığımızda, Amerikan ve diaspora renkli değişim, Moskova ve Tahran için kabul edilir bir durum değildir! Lakin bu durum, diğer taraftan Bakü’yü de net tavır sergilemeye itecektir. Çünkü Bakü’nün dengeli politikaları, Moskova ve Tahran açısından, içinde bulunduğumuz jeostratejik konulardan dolayı zorlayıcıdır.
İran’dan; Karabağ konusunda giderek net beyanların çıkması, Tahran’ın bazı politikalarını değiştireceğine dair kanaat oluşturmakta.
Tabii ki İran için Azerbaycan’ın ambargolara ve olası İran dayatmalarına nasıl tutum sergileyeceği de önemlidir. İsrail’in bu kadar heveskâr Azerbaycan bakış açısı, bu anlamda tedirginlik için gerçek neden olarak okunabilir.
İran ve orada yaşayan Türklerin giderek seslerinin yüksekten çıkması, Tahran yönetimi için bir şey ifade etmekte! Ruhani’nin Türklerin unvanına söylediği hoş sözlerin ve ileride hâkimiyette yönetimde temsil konusunda Türkleri muhatap olarak tanımlaması, sosyolojik olarak İran içindeki değişimden haber vermekte. Doğru olanı da budur! İran; içindeki sorunlarla yüzleşemezse, büyük felakete kendisi kapı açmış olacaktır ve bu büyük felaket sadece İran açısından değil, tüm coğrafya için kabul edilir bir süreç olmayacaktır.
Paşinyan’ın uygulamaları ve atacağı adımlara baktığımızda; Ermenistan hattının giderek zinde tutulacağı ve yeni kriz merkezinin de Erivan odaklı gelişmeler olacağını göz önünde bulundurursak, İran ve Rusya’nın Kafkasya hamlelerine, bunun akabinde İsrail’in kendi coğrafyası olmayan bu bölgeye göstereceği hevesin içeriğine odaklanmakta yarar vardır.