İran, 18 Aralık’ta Suriye ile ilgili 6 maddelik bir çözüm planı açıkladı. Buna göre; birinci madde olarak öncelikle BM denetiminde silahlar susmalı, şiddet uygulamaları ivedilikle durdurulmalıdır deniyor. Birinci madde, ilk adım olarak sunulmuş ve Suriye meselesinin BM marifetiyle çözümü öngörülmüş. Ancak bilindiği gibi zaten sorunun kaynağı BM.
BM Güvenlik Konseyi içindeki daimi üyelerden Rusya-Çin bloğuyla ABD-Fransa-Birleşik Krallık bloğu Suriye konusunda anlaşabilmiş olsalardı, muhtemelen bu kadar kan dökülmeden çatışmalar durdurulabilirdi. Taraflar tam da bu ilk adım konusunda anlaşamamışlardı; defalarca girişimde bulunan BM sonuç alamamıştı, hala da anlaştıkları ileri sürülemez.
Ayrıca, İran’ın açıklamasından BM’nin ne şekilde çatışmaları durduracağı, nasıl denetleyeceği anlaşılamıyor. Barış gücü mü gönderilmesi arzu ediliyor, insani müdahale yapılması mı isteniyor net değil. Ancak olası bir NATO müdahalesine zinhar karşı olunduğu ima ediliyor; dolayısıyla laf biraz Türkiye’ye de uzanmış oluyor.
Yeniden yapılanma
Önerinin ikinci maddesi, çatışmalar durdurulduktan sonra zarar gören bölgelere insani yardım ulaştırılmasını, ekonomik yaptırımların kalkmasını ve mültecilerin geri dönmelerini öngörüyor. Bu yardımları kim nasıl yapacak, orasına açıklık getirilmemiş, ama mültecilerle ilgili öneriye Türkiye’nin de destek vereceği düşünülebilir. Tabi bu koşulların sağlanabilmesi için önce güven ortamının sağlanması gerek; bu güven ortamını sağlayacak yapı da üçüncü madde olarak açıklanmış.
3. madde, bir ulusal barış komitesi kurulmasını öneriyor; bunu da hükümet ile tüm siyasi ve sosyal kesim temsilcilerinden oluşması öngörülüyor. Kulağa hoş geliyor olabilir bu öneri, ancak bu aşamadan sonra şimdiki hükümeti hala siyasi bir oyuncu olarak gören bir modelin değil yürüme, kurulma şansı bile olmayabilir. Bununla birlikte, tüm kesimlerin temsil edilmediği bir geçiş komitesinin de ne Suriyeliler ne de uluslararası güçler bakımından meşruiyeti olur.
4. madde, tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmasını, ama cinayet işleyenlerin yargılanmasını öneriyor. Suriye için bu sürecin bir kan davasına dönme ihtimali var; ancak istikrar için de olmazsa olmaz bir duruma işaret ediyor.
Yeni rol arayışı
İran’ın beşinci önerisi ise, en dikkat çekici olanı. Buna göre Suriye hakkında doğru olmayan bilgi akışının engellenmesi, doğru bilgi verecek yapıların kurulması öngörülüyor. Kısacası bilgi kirliliği ve provokasyon olduğu ileri sürülüyor. Bu, İran’ın Suriye konusunda doğruların ne olduğunu herkesten daha iyi bildiğini söylemesi anlamına da gelir. Ayrıca, Suriye halkını ve dünya kamuoyunu tahrik edenler olduğu ima ediliyor; çözüm olarak da anladığımız kadarıyla önce sansür sonra da basında tekel kurulması öneriliyor.
Son öneri maddesi ise, Suriye’nin yeniden onarımı için İmar ve Onarım Komitesi kurulması; diğer bir ifadeyle bir kalkınma-planlama merkezi oluşturulması. Bu komite, yardımları, yatırımları ve alt yapı onarım girişimlerini ve dost ülkelerin bu sürece katılımını düzenlesin deniyor.
Bu madde kısaca, Suriye’nin yeniden yapılanma sürecine girerken ‘dost ülkelerin’ kendi başlarına çeşitli kesimlerle bağlantı kurmasının önüne geçme amacı taşıyor denebilir. Muhtemelen bu tür bir komite içinde hükümet kesiminden de kişilerin olacağı varsayılıyor; ayrıca başta Türkiye olmak üzere bir dizi başka ülke menşeili girişimcinin denetlenmesi isteniyor. Kısaca İran, Suriye’nin yeniden yapılanmasında rol oynamaya talip ve bu arada Suriye’nin yeni ekonomik modeli hakkında da bir öneri sunmuş oluyor.