Pençe-Kilit harekât bölgesinde verdiğimiz şehitler için Türkiye ayakta. Terörle mücadelenin hem iç hem de dış siyasete etkileri olacaktır.
Güvenlik bürokrasimizin en uyumlu olduğu dönemdeyiz. Geçmişte koordinasyon eksiklikleri ve hatta birimler arası rekabet söz konusuydu. Bugün bu bahaneler ortadan kalktı. Terör örgütü içerde temizlendi ancak dışarda palazlanma sürecinde.
Ankara, Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyinde var olmak zorunda. Türkiye'nin güneyinde kurulmak istenen uydu devletini Washington'da kongre üyelerinden Demokratların tepesine kadar destekleyenler var. İran'a yapılacak bir müdahalede Kürtleri kullanmak istiyorlar.
Ankara bu koridor devlet planına vize vermiyor. Bu plan Kürtlere bir cennet vaat ediyor gibi görünse de İran'ın cehenneminden Kürtlere cennet çıkarmak zaten mümkün değil.
Washington'da "Suriye Rojava-Irak Başur" hattını birleştirerek İran'ın Şam'a ve Beyrut'a giden yollarını kapatmak istiyorlar. Bu plan Tel Aviv için de pek cazip. Bizde Davud Koridoru diye gündeme gelen plan İran'ı sıkıştırmak cihetiyle Tahran'ı tehdit ederken Ovaköy-Basra Kalkınma yolunu riske attığı için Ankara'yı ayrıca rahatsız ediyor.
Irak'ta KDP bu plana daha temkinli bakıyor. Barzani ailesi Ankara-Bağdat-Tahran arasında nefes alabilmenin kıymetini biliyor. KYB ise küçük aktör olduğu için zaman zaman büyük planlara teşne olmaya çalışıyor.
Basra-Necef-Tikrit-Musul-Ovaköy projesinin güzergahı terörden mutlaka arındırılmak zorunda. Proje Bağdat'ı ve Erbil'i Ankara'yla Avrupa pazarına taşıyacağı için Irak Türkmenlerini de güvenceye alıyor.
Ankara Pençe-Kilit bölgesinde tahkimatlarını artırırken Suriye'nin kuzeyindeki yapılanmalara daha sert cevap verecek görünüyor.
Rojava senaryosuna ABD ve AB'den verilen destek bölgeyi ateşe çevirecek riskler barındırıyor. DEAŞ bahanesiyle desteklenen YPG/SDG yapıları ne yazık ki Avrupa'da yaşayan eski PKK'lılar tarafından da desteklenerek tehlikeye sürükleniyor.
Batı başkentlerinde yaşayan, diaspora örgütçüleri bölgede yaşayan Kürt halkını küresel satrançta ateşe atmak için yarışıyorlar.
Ankara, terörle mücadele ederken kamuoyunda ortaya çıkan ABD-NATO karşıtlığını da dikkate almak zorunda. Hakan Fidan, A. Blinken ile görüşmelerinde bu toplumsal tepkiyi hangi perdeden dillendirecek, birlikte izleyeceğiz.