İran medyasının durmadan Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan, yalan ve iftira dolu itibarsızlaştırma politikalarının asıl kaynağının, İran’ın derin devleti olduğu giderek daha da net gözükmektedir.
ABD ile anlaşmasıyla kendisine yeni misyon biçen İran, aslında yıllardır gizlediği asıl niyetini ortaya çıkarmaktadır. Nükleer konusunda en zor anlarını yaşarken, kendisine olan baskıları kaile almadan destek çıkan NATO üyesi ülkelerden sadece Türkiye vardı. Ve bu Türkiye, bugün kendisi ve ailesini hedef aldığı Erdoğan’ın siyaset ahlakıyla bu tavrı sergilemiştir.
Şimdi İran, Kürtlerin yeni hamisi olma misyonunu kendine yüklemekte ve PKK’yı desteklemektedir. Kendince acem oyunu kurgulamakta ve kendince Türkiye’yi Ortadoğu stratejilerinde yalnızlaştırmaya çalışmaktadır.
İran yalan haberler yaymakta, Erdoğan’a yönelik iftiralar üretmekte. Bu husustaki oyunlarına Rusya medyası ve kamuoyunu da alet etmektedir. Rusya’nın tutumunu da gözlemlemekteyim. Bu konuya bir sonraki yazımda değineceğim. Şimdilik ise İran’ın kamuoyunda Türkiye’yi itibarsızlaştırmaya yönelik hamlelerine dikkat çekmek istiyorum.
Rusya’dan yayın yapan birkaç haber portalının mali kaynağının İran olduğunu biliyoruz. İnsanlar zannediyor ki, İslami anlayışla yayın yapan bu portalların parası Rusya’dandır. Oysa ki İran menşeilidir. İran, Türkiye’nin son operasyonlarının ardından, durmadan Türkiye’ye iftira sallamaktadır. Niyeti belli. İran bu bölgede Türkiye’nin üstlendiği misyonu üstlenmek niyetindedir. İran, bölgede genişleme hevesini daha önceden göstermekteydi aslında. Lakin yaptırımlar nedeniyle bunu dolaylı yollarla yapmaktaydı. Şimdi kendisini, bölgenin yeni büyük gücü olduğuna inandırmış İran.
Türkiye’nin ve özellikle Erdoğan’ın duruşu, İran’ı cidden rahatsız etmekte. Osmanlı’nın ismi gelince rahatsız olan İran, Türkiye’de 7 Haziran seçimleri sonrası attığı manşetlerden niyetini belli etmiştir. Erdoğan’dan “Sultan” diye, kinayeli bir şekilde bahseden İran medyası, liderlerinin aslında Erdoğan’ı ölümüne kıskandıklarını da biliyor.
Filistin davasına sahip çıktığını hep söyler ama Hamas’a mali desteğini bile durdurduğu haberlerini de duymaktayız. Şimdi de Kürtlerin üzerinden çirkin oyun yürütmeden evvel, İran’daki Kürtlerin hakları için ne yaptığına bakmak lazım. 40 milyon Azerbaycan Türkü içerisinden haklarını isteyenlerin, idam sehpasına nasıl götürdüğüne dikkat etmek lazım. İran devlet yetkilileri, İstanbul’dan sonra Türkçe konuşan ikinci büyük şehrin de adının Tahran olduğunu biliyor zannımca.
İran, PKK’yı Türkiye’ye karşı kışkırtma peşinde. Oysa Türkiye; İran’a karşı terör örgütlerini değil, 40 milyon İran vatandaşı olan Türk’ü kışkırtma gücünde. Lakin bunu hiç bir zaman kullanmadı. Çünkü Türkiye kalleş ve namert değil. Türkiye’nin ana mayasını oluşturan Müslümanlık ve Türklük damarı; aileye, kadına, evlada yönelik belden aşağı, sahte mücadeleyi AHLAKDIŞI bulur.
ABD ile anlaşma biraz daha gecikseydi, İran toplumunun tüm ana damarı çökmekteydi. ABD sağolsun, İran’ı uçurumdan kurtardı. Toplumuna sahip çıkamayan bir devletin, zor gününde kendisine yardım eden dindaşına, “kuyruğum kapı arasından kurtuldu” havasına kendisini kaptırarak saldırmasının sonu, hiç hayra alamet değildir.