İran nüfusunun ezici çoğunluğunun Türkler olduğunu, bölgeyle ilgilenenler bilmekteler. Lakin o da bilinmeli ki, İran buradaki vatandaşına etnik kimlik üzerinden değil, vatandaşlık kimliği üzerinden bakmakta. Ve en sevmediği durum; İranlı kimliğini, etnik kimliklerin ezmesidir.
İran’ın; Azerbaycan vilayeti başkenti Tebriz olmak üzere, derin medeniyet köklerini kendinde barındırmaktadır. Tebriz merkezli Türklerin düşünce sistemi, kendi kimliğinin farkına varılması noktasında öncülük etmektedir.
Kuzey Azerbaycan olarak bahsedilen, şimdiki bağımsız Azerbaycan Devleti ise İran’daki Azerbaycan ve Türkler için manevi boyutta olağanüstü vazgeçilmez mefkûre demektir.
İran devletinin oradaki farslar dışındaki tüm etnik gruplara bakış açısı aynı değil. Örneğin Ermenilere oldukça cömert ve hoşgörülüdür İran Devleti. Mesela Ermeniler için kendi dilinde okuma yazma hakkı tanımış ve okul açma izni vermiş. Kürtler ve Türkler için ise bu durum farklıdır.
Uzun yıllar boyunca, Türkler kadar Kürtler de ezildi, baskıya maruz kaldı ve kimlik hakları tanınmadı.
İran’daki Türkler esasında, Azerbaycan Türkleridir. Büyük çoğunluktaki Türkler de, Oğuz boyundandır. Aynen Anadolu, Irak, Suriye, Türkmenistan, Azerbaycan’daki Türkmen Oğuz Kayı boyları gibi...
İran Devleti’nin esas ana damarını, Fars-i düşünce sistemi oluşturduğunu bilmekteyiz. Pehleviler’e kadar olan zamanda, İran devletini yönetenlerinTürk aileleri olduğunun altını çizmekte yarar vardır. Türklerin varlığı o kadar önemli ki, Pehleviler döneminde ilk “Şahbanu” sıfatını, İran şahı Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin Türk kökenli eşi Farah Pehlevi almıştır. Pehlevi hâkimiyetine geçen İran Devleti, Türklerle ittifakın evliliklerle pekiştirilmesini önemli bulmuştur.
İran; Türklerin orta ölçekli ticarette başarılı olmasını hep desteklemiş. Çünkü maddi bağlılıkların, farklı ideolojik arzuları bastıracak tek koz olarak değerlendirmiş. Lakin bu Tahran’da geçerli olsa da, Tebriz gibi Türklerin ana gövdesi olan merkezlerde pek geçerli değildir.
İran Türkleri; açıktan ve gizli olarak İran’ın baskıcı kimlikleri yok sayan, özellikle Türklerin varlığını yok sayan politikaları sevmiyor. Türkiye ve Azerbaycan Türklerinin nezdinde, en fazla etki oluşturan manevi ocaklardır. Milli kimliği; şiirlerde, şarkılarda, Traktör Futbol Takımı gibi futbol kulüplerinin sahadaki oyunları üzerinden haykıran Türklerin hepsinin bakış açısı ve ideolojik yaklaşımı aynı olmasa bile, çoğunluğun kimlik arayışı, İran devletinin kimlik ezme politikalarıyla örtüşmüyor. Halen milli kimlik konusunda siyasi duruş sergileyenler tutuklanıyor veya idam ediliyor. Bunun pek fazla Türk basınında yankı bulmaması ise ayrıca bir hüsran konusudur.
Şimdi İran; Kürtlerin hamiliğine soyunmuş ya, İran kendi vatandaşına söz hakkı ve kimlik hakkı tanımazken “Irak’taki ve Suriye’deki Kürtlere nasıl hamilik yapacak” diye merak ediyorum. İran “kullanma” konusunda mahirdir. PKK terör örgütü kendini kullandırtma meraklısı olabilir. Lakin Kürtler; ne İran’ın hamiliğine, ne de “PKK’nın Kürtler adına boy gösterme” hikâyesine kanacak değil...