Azerbaycan'ın Tahran Büyükelçiliğine saldırı sonucunda meydana çıkan çokça "sorular", haliyle "cevabını" bekliyor...
Doğrudur!
İran ile Azerbaycan arasında uzun zamandır süren "gerilim", bu olaya haliyle direk "operasyon" olarak bakmamıza yol açıyor. Şehit düşen Büyükelçilik görevlisinin görüntüleri, yaralı ve sonuna kadar saldırganı etkisiz hale getirmeyi başaran "kahraman" elçilik temsilcisinin anlattıkları da; durumu "aydınlatmaya" yardım ediyor. Bundan aylar önce Azerbaycan'ın Londra Büyükelçiliğine de düzenlenen saldırının arka planında, İran görüntüsünün çıktığını da tablonun bir tarafına eklersek, durumun "siyasi renginin" olduğu kanaati "baskın" çıkıyor....
İran resmi makamlarının, saldırıyı kınaması "diplomatik" hamle olarak doğrudur. Lakin Tahran polis müdürünün, güya görevden alınıp, daha sonra farklı göreve getirilmesi de; akıllarda cevabını arayan soruları ortaya çıkartıyor!
İran-Azerbaycan gerilimi, Tahran ve Bakü dışında, bir çok "dengelerin" de işine yarıyor. Bu konuda özellikle İsrail'i göz ardı edemeyiz.
İran, Azerbaycan ve Türkiye'ye yönelik "komşuluk" hukukunu yok sayan, düşmanca tavrından vaz geçmiyor. Azerbaycan'ın özellikle Zengezur Koridoru konusunda, giderek "kesinleşen" planları, Tahran'ı haliyle "çılgına" dönüştürmektedir.
İran'ın özellikle SEPAH Kurumu üzerinden saldırı ve terör eylemleri yaptırdığı; uzun yıllardır konuşulan bir konudur. Tabii işin araştırılması, ortaya çıkartılması gereken "resmi tablo" olmadan, bu olaya "kesin" şu yaptı veya bu yaptı dememiz "mümkün" değildir.
Ama açıkça gözüken şey, İran; Azerbaycan ile arasındaki gerilimi tırmandırmakta hevesli gözüküyor.
Peki neden?
Türkiye ve Azerbaycan "ittifakını" kendine milli sorun olarak tanımlayan İran, yeni "arayış" içinde olduğu da bilinen bir durumdur...
İran'ın, Ermenistan ve Fransa ile ilişkileri farklı boyuta taşıma gayretini de, "açıktan" görüyoruz. Yani İran, bu yeni durumu "hazmedemiyor" ve durumu "sabote" etmek için tüm "tuşlara" basıyor.
Rusya "kozu", Tahran isteklerini tam yansıtmıyor. Çünkü Rusya, bu virajda; Azerbaycan ve Türkiye'yi "karşısına" almak istemiyor ve çıkarları gereği de almayacak!
Ama Fransa ve Ermenistan kozu, İran için adeta vazgeçilmez oldu. Bu durumu tetikleyecek ve destabilizasyon için, gerilimi tırmandıracak adımlarını atacak gibi duruyor.
Sınırlarını ciddi ölçüde koruma altına alan Azerbaycan ise, İran'dan gelebilecek her türlü "tehditlere" hazırlıklı... Bu nedenle de İran'ın önceleri rahatça yapabildiği geniş hareket alanı, kendisi için artık daraldı. Bu durum sebebiyle İran öfkeleniyor. Bu kin, İran'ı "akıl tutulmasına" itekliyor. Karsımızda "kadim" devlet değil, artık akıl tutulmasıyla kendisini de, bölgeyi de ateşe atmaya hazır "kindar" bir komşu var maalesef.
O nedenle bu akıl tutulmasına uyularak, hareket edilmemeli. Özellikle "etnisite" odaklı hareketlilik, İran'ı sert eylemlere iter. Bu akıl tutulması İran kadar "bölgeyi" de "çıkmaza" sokuyor. Kendi içinde bunun hesabını yapmalı ve bu düşmanca tavrın değişmesi için, kendi halkı hesap sormalıdır. İsrail'in hevesle beklediği "karışık" ortamın yerine, bölgenin "istikrarı" için beklenen "aklı-selimin" devreye girmesini sağlayacak "güç", yine "Türkiye" olmalıdır...