İran'ın en fazla korktuğu cümle ile başladım yazıya. İran, hep Turan oluşumundan kendisine tehdit olarak bahsetti. Azerbaycan'a ve İran'ın ciddi sayıda Türk kökenli vatandaşlarına bakış açısı da bu nedenle titiz oldu.
İran'da yaşayan Türkler ayrıca analiz konusu açıkçası; tek renkli ve tek fikirli bir yapıdan bahsetmemiz mümkün değil.
İran vatandaşlığı, İran kimliğine dayanan bakış açısı hakim yapıda. Esasına bakarsanız, bu iyi bir durum! Etnik kimlik politikalarının dünyaya faydası olmadığını giderek daha net anlıyoruz. Irkçı yaklaşım ise daha da tehlikeli. İran'ın esas devlet anlayışı ise Fars milliyetçiliğine dayalı olduğunu inkar edemiyor.
Meseleye bakış açısını İran değiştirirse, kendisi için de ciddi çıkar yakalamış olurdu. İran kendi içindeki Türklük bakış açısı ile olaylara bakan vatandaşına farklı yöntemlerle eziyet ettiği de bilinen durumdur. Günlerdir Karabağ savaşına destek veren, Azerbaycan'ın yanında yer alan Türk kökenli vatandaşlara mahkeme kararları ile ceza verdiğine dair medyada haberler yayıldı.
Tabii başka taraftan ise İran'da yaşayan Türklerden, İran destekli videolar çekip yayınlamakla da, esasında gayesini meydana çıkarıyor. Türklerin yapısı tek renkli değil, tekrar etmekte fayda var. Eğer 30 milyondan fazla bir nüfusun hepsinin "Turan" diye bir fikir yapısına sahip çıkacağını düşünürsek, ciddi hataya yol açarız.
Dolayısı ile bazen İran Türklerinden bahsederken, sanki bir anda ayaklanıp Turan yönetimine ters tokat atacak yapı olarak bahsedenlere katılamıyorum!
İran Türklerini de, bu gibi konularda ateşin önüne atmamakta yarar vardır.
Tabii ki işin içinde mezhep üzerinden olaya bakan Türklerin olduğunu da bir tarafa not edelim. Bazıları "Türk Türk'tür" ve "Türkler, olayı mezhep üzerinden düşünmez" derse de, realite başka gerçekleri de bize göstermektedir. Doğrudur, bir kesim var ki milliyetçi duyguları çok yüksektir.
Milliyetçi gruplara bakıldığında da, tek renkli yapının olmadığı açıktır. Amerika, İsrail ile iyi ilişkiler arzu edenler de var, Türkiye-Azerbaycan hattı üzerinden gelecek inşasını düşünenlerde.
Sonuncu kısım en fazla tutuklanan, en fazla mahkemelere çıkarılanlardır. Ve en fazla yurtdışına kaçmak zorunda kalanlar da, esasen bu zeminden çıkanlardır.
İran'ın Azerbaycan'la gerilimi paralelinde çıkan seslere baktığımızda ise İran'ın Azerbaycan içerisindeki ideolojik bağı olan mezhep ortaklarının sesi İran'da yaşayan milliyetçi Türklerin sesinden daha fazla çıktı. Bunun esas sebeplerinden birisi de, İran'da Türklük bilincine sahip vatandaşına uyguladığı baskının ağır ve acımasız olmasıdır.
Bu durum da bana, Sovyetler Birliği'nin metot ve yöntemlerini hatırlattı.
İran, Sovyetler Birliği'nin hatasını yapmaya devam ediyor. Oysa Farsların tarihinde bile Türklerle ortak devlet kurmuş olması, İran'ın şimdiki yöneticilerine daha parlak gelecek inşası için yol haritası sunmaktadır. Turan fikri neden İran'ın kabusuna dönüştü, tabii ki adalet için bu da irdelenmelidir. Milliyetçi duygular, olağanüstü güzel duygulardır lakin başkasının rahatını bozacak düşmanlık tohumunun dikilmemesine özen gösterilmelidir. Tüm bu duygular karşı tarafında milli hissiyatını depreştiriyor ve bu defa ihtilaf oluşuyor. Oysa gelecek inşası düşmanlıktan değil, birliktelikten ve karşılıklı saygıdan geçer. İran'ın Türk dünyası ile ilişkilerine biraz da bu noktadan bakması lazım. Bakabilir mi? Zor!
Lakin bu coğrafyanın geleceği, adalet ve istikrarla aydınlanır. İran'ın Turan veya Türk dünyası fikrinden korkmaması için ise oradaki Türklerin bu konudaki tutumu, pozisyonu ile mümkün olur. Devlet nezdinde etkin olan Türk kökenli aydınların, devlet adamlarının, din alimlerinin rolü ileride daha fazla ehemmiyet kesp edecektir.
Ve tabii ki İran, kendi içindeki vatandaşlarına kulak vermek zorundadır. Ermenistan'a duyduğu sempati kadar kendine mezhep beraberliği yaptığı vatandaşlarına duymaması, mezhep konusunda bile samimiyet durumunu sorgulattırmaktadır. Sünni Kürtler ve Arapların da Tahran'ın bu dayatmacı tutumundan rahatsız oldukları açıktır.
İran, Türk dünyasına karşı koymak yerine ona yanaşırsa, korktuğu Turan fikrinin bir o kadar korkulacak yanının olmadığını anlayacaktır.
Tabii İran ahalisinin hatırı sayılır ölçüde nüfusunun Türk olduğunu unutmazsa ve giderek artan Fars milliyetçilik duygusu ile olaya bakmaya devam ederse yalnızlaşır ve halen kontrol altına alabildiği vatandaşlarının itirazlarını giderek daha fazla ve yüksek sesle duyacağını da hesaba katmak zorundadır.