Sizce İran karıştı mı karıştırıldı mı?
Karıştı diyenler, İran’ın sosyolojisi ve iç sorunları hakkında ahkâm kesmeye başladılar.
İran’daki “dinci rejim”in otoriter karakterine vurgu yapanlar işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk bahsini de ihmal etmiyorlar.
Bunlar aslında beylik laflar.
Bu tür analizlerin asıl komployu gizlemeye yönelik olduğuna hiç kuşku yok.
İran siyaseti ve sosyolojisi üzerine derin analiz (!) yapan zevatın söylediği şu laflar manidar: “Bir ülkede her an kalkışmaya hazır kitleler varsa o ülkede ciddi sorunlar var demektir. Hiçbir dış güç bir ülkede sorun yoksa kitleleri harekete geçiremez.”
Bu beylik ve hinlik içeren lafları analiz diye yutturanların amacı besbelli: Dış güçlerin gerçek dahlini gizlemek!
Dahası var: Türkiye’deki yönetime mesaj vermek!
Gezi sürecinde “mesajı aldık!” diyen anlayış mensuplarının yazdıklarına bakın, nasıl İran diye başlayıp Erdoğan’a mesaj verdiklerini görürsünüz. Bunlar “üst akıl” denildiğinde “Ne üst aklı ya, yok öyle bir şey!” deyip küstahça bize şarlayanlardı.
“Davutoğlu Başbakan olarak kalsaydı 15 Temmuz olmazdı, AB ile ilişkilerimiz bozulmazdı!” diyecek kadar ileri giden bu güruhun bugün İran’a dair dedikleri aslında Erdoğan liderliğindeki AK Parti yönetimine “aba altından sopa göstermek”ten ibaret!
Neymiş efendim, İran’da halk değişim istiyormuş, reform istiyormuş! Şunu demeye getiriyorlar: “Bugün Türkiye’de de memnuniyetsiz kesimlerin istediği bu! Bak bu değişim talebini yerine getirmezseniz akıbetiniz İran gibi olur!”
Memnuniyetsiz dedikleri, sandıktan iktidar olarak çıkamayanlar! İçimizdeki hainlere göre zaten demokrasi sandıktan/seçimden ibaret değil! Uzlaşma diyorlar! Erdoğan hariç! Bir tek Erdoğan’la uzlaşmayacaksınız!
Sandıkta yenemediğiniz Erdoğan’ı yargı, emniyet ve sokak marifetiyle devirme hakkına sahipsiniz!
Evet, mantıkları aynen bu...
Gezi sürecinde bu tavrı takınmışlardı. Doğrudan Erdoğan liderliğindeki Hükümeti hedef alan 17/25 Aralık darbe girişimine el altından destek vermişlerdi. Kendi liderlerini uzunca süre suskun kalarak yalnız bırakmışlardı. Bunun aleyhlerine geliştiğini gördüklerinde şöyle dil ucuyla sahiplenir gibi yapmışlardı.
O darbe girişiminin son ayağını oluşturan Yüce Divan sürecinde gerçek tavırlarını oylarının rengiyle belli etmişlerdi. Kimi kastettiğim sır değil. Yürekleri yetiyorsa Yüce Divan oylamasında verdikleri oyların rengini açıklasınlar da bilelim. 16 Nisan oylamasındaki tercihlerini de...
Madem muğlaklıktan bu kadar rahatsızlar, o zaman sözlerinin eri olduklarını göstersinler ki her şey net olsun.
Gazete köşelerinde öyle “İran sana söylüyorum Erdoğan sen anla!” türünden kaypaklığa ve kalleşliğe lüzum yok.
***
Bu satırların yazarı İran’daki rejimi herkesten önce hem mezhepçi hem de otoriter-baskıcı karakteri dolayısıyla eleştirmiş biridir. Öyle ki “Şahlık rejimi değişmedi. Kravatlı Şahların yerini sarıklı Şahlar aldı!” diyecek kadar da sert sözlerle eleştirmiş biridir.
İran’daki devrimin kendisine sahip çıkıp sonrasındaki politikalarını nasıl yüreklice eleştirdiğimi merak edenler “Yemyeşil Şeriat Bembeyaz Demokrasi” kitabıma bakabilirler.
İran’daki işsizlik, yoksulluk vb. sorunların da farkında olmadığımız sanılmasın.
Demem o ki, İran’da ansızın başlayan olaylar “iç sorunlar”ın tetiklediği bir vaka değil, ABD-İsrail eksenli bir büyük komplodur.
Trump kalkıyor, İran yönetiminden “gaddar ve yoz!” diye bahsediyor. Yönetime başkaldıranların arkasında olduğunu söylüyor. Demokrasi odaklı “değişim” talebinde bulunuyor.
Bunu yeryüzünün en gaddar, en vahşi ve en yoz yönetimi olan İsrail’e ve diğer diktatoryal Krallık rejimlerine arka çıkan Trump söylüyorsa her şey ortada demektir.
İsrail ve ABD işbirlikçisi Krallık rejimleri kışkırtıcı söylemlerle iç isyanı tetikliyorsa başkaca delile gerek yok.
Ha bu arada hatırlatalım: Türkiye’de “iç savaş” çığırtkanlığı yapanların arkasında aynı güçlerin olması tesadüf olmasa gerek.
Büyük resim ortada. Büyük oyun masada. Mekân ve figüranlar farklı sadece.
Kim ki İran’daki olayları “iç sorunlar” üzerinden yorumlayıp “dış gücün varlığı”nı alay konusu yapıyorsa biliniz ki onlar o oyunun başka figüranlarıdırlar.
Hele hele İran’ı anlatıyormuş gibi yapıp Erdoğan liderliğindeki AK Parti yönetimine mesaj verme yarışına girenler kesinlikle bir projenin adamıdırlar.
Fırsatı ganimet bilen o düşükler bilsinler ki maskeleri düştü artık.