Azerbaycan'ın kendi topraklarının işgalden kurtarılması operasyonları sonucunda meydana çıkan yeni jeopolitik gerçeklik, uzun yıllar gerçek niyetlerini yalan beyanlar arkasında saklayan İran ve Fransa’nın rahatsızlık çığlıkları ile meydana çıkarmış oldu.
İran; işgali durdurma ve kendi toprak bütünlüğünü temin etme gayreti içinde bulunan Azerbaycan'a karşı, sürecin başından itibaren İran'ı yakından takip ediyorum. Resmi Tahran'ın, nasıl sinir krizi içine girdiğini görmemek mümkün değil. Kah arabulucu olma teklifi, kah Ermenistan'a sınırlarından tır tır yardım gönderme gayreti, hepsi açıktan görülecek kadar meydanda idi.
İran medyasının, özellikle bu süreç içinde Türkiye'nin yeni hedef seçmesi, Başkan Erdoğan’ı ağıza alınması mümkün olmayan ithamlarla iftiraya tabi tutması, tabii ki normal durumunun göstergesi olarak okunamaz.
Tabii ki Azerbaycan içindeki beslemelerinin de devreye sokulması, yıllar süren İran çalışmalarının yansıması olarak görüldü.
Peki neden? Nedenini esasında hepimiz biliyoruz. İran içinde sayıca Farslar ve daha fazla nüfusta da Türkler yaşamakta. İran'ın Azerbaycan bölgesinin tarihsel ve siyasi yapısı, esasında Tahran'ın karın ağrısı!
Tebriz merkezli Güney Azerbaycan gerçeği, İran'ın Fars milliyetçiliği üzerine bindirdiği devlet yapısı için sorundur. Elbette Güney Azerbaycan'ın siyasi, kültürel, sosyolojik yapısını, Tahran'ın gözardı etmesi mümkün değildir. Türkiye faktörünün Güney Azerbaycan zihniyetindeki yeri ve rolü, kimsenin gizlemesine izin vermeden varlığını sürdürmekte.
Ve elbette Tebriz'in Bakü’ye duyduğu özlem duygusu! Nice şiirin, nice folklor eserinin ilham kaynağı olmuştur. Nice ninnilerde, bayatılarda, ezgilerde, Tebriz'le Bakü'yü ayıran Aras nehri üzerine şarkılar, besteler söz konusudur. Ve on yıllardır bu ezgiler, nice eserlerin zemini olmuştur.
Nice romanlar, nice destanlar var, Aras nehrinin üzerine. "Aras" kelimesi başlı başına hüznün simgesidir Azerbaycan’da.
İran'ın, Azerbaycan’ın Karabağ'daki haklı mücadelesi üzerine meydana çıkan zafer tablosuna, sürecin başından itibaren kızgınlığı sezilmektedir. Çünkü Ermenistan'ı hep destekledi. Çünkü "Ermenistan" demek, Türkiye ile Azerbaycan ve diğer Türk Devletleri arasındaki tampon anlamındadır, Tahran için.
Tabii Başkan Erdoğan faktörü
Bu faktörün, bu gerçek liderlik tablosu, Azerbaycan'daki özellikle Karabağ savaşı sürecinde verdiği mertçe destek ve gerçek kardeşlik simgesine dönüşen duruşu, doğal olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve Türkiye’ye mevcut sevgi ve destansı sevdanın, daha öteye taşınmasına neden oldu.
İran için bu felaket senaryosudur. Kendinin Azerbaycan içindeki beslemeleri üzerinden hakaret üzerine hakaret içerikli mankurt yapılı hizmetkarları bulabilmiş olmalı ki, durmadan Fransa’nın Ermenistan’ın Ermeni lobisinin Batı'nın tüm tezlerini dillendirmeye başladılar.
Aynı yalan aynı iftira operasyonuna İran beslemeleri Azerbaycanlı görünümlü isimler de devreye girdi. Tabii Azerbaycan istihbarat teşkilatı tek tek bu isimlerle ilgilendi ve gereken tüm çalışmalar sonuç verdi. Ama mesele şu ki; İran nasıl dolmalı ki, Başkan Erdoğan’ın zafer töreninde söylediği bir şiire resmi boyuttan cevap verecek kadar delirdiğini bize işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan zafer töreninde Azerbaycan'a şiirle hitap etti. Bunun biri milli şair Bahtiyar Vahapzade'nin "Topraktan Pay Olmaz" şiiri. Diğeri Laçin türküsünün sözlerinden 2 satır.
"Ay Laçin Can Laçin,
Ben sana Kurban Laçin" biri türkü sözleri, diğeri ise Aras ezgisi. İşte İran'ın delirdiği sözler tam da Aras bayatısından alınan 4 satırlık cümleler oldu.
“Aras'ı ayırdılar
Kum ile doldurdular
Ben senden ayrılmazdım
Zor ile ayırdılar.”
Evet, bu 4 satırlık bayatı, Azerbaycan şifahi halk edebiyatının en yaygın ve çeşitli nice şarkılara, ninnilere, şiirlere ilham kaynağı olan satırlardır. Rusya ile İran arasında Azerbaycan’ın bölünmesi üzerine on yıllardır kullanılan bayatıdır bu. Peki on yıllardır bu ninnilere, bu şiirlere ses çıkarmayan İran, ne oldu da Erdoğan dillendirdiği için reaksiyon sergiledi. Evet, mesele burası. İran bahanesine zemin mi buldu. Yoksa Biden dönemi için Amerika'ya "Türkiye ile dalaşmaya buradayım" mesajı mı veriyordu. Ermenistan’ın hezimeti nasıl üzmüş ise İran'ı, bu üzüntü ile Cavad Zarif kendi resmi twitter hesabından Erdoğan'a saldırmakla, esasında nasıl bir çaresiz durumda olduklarını yansıttı. İran'ın istikrarı herkesten daha fazla Türkiye ve Azerbaycan için önemlidir. Medeti Ermenistan üzerinden beklemektense, sürece dahil olup, yeni siyasi gelecekte yer almak daha mantıklı olmaz mıydı? Umarım İran içinden aklıselim, daha baskın güçle bu histerik durumu normale çekebilecektir.