Son günlerde, İran etkisi ile Azerbaycan siyasi hayatında endişe verici olaylara şahitlik ediyoruz.
Azerbaycanlı dindar insanların siyasi terim ve tanımlarla İran eksenli edebiyat kullanarak, Azerbaycan yönetiminin politikalarına itiraz içeren videolar devreye girdi. Dindar kadınların Azerbaycan yönetimine yönelik ithamları ile İran'ın Azerbaycan'a sınır bölgelere askeri yığınak toplaması ise, üzerinde düşünmemiz gereken ve yıllardır yazdığım detayların işlek hale getirildiğine işaret ediyor.
İran; 44 günlük Karabağ Savaşı döneminde ve ondan sonra Türkiye eksenli yeni siyasi durumun Azerbaycan'da hakim duruma gelmesinden derin rahatsızlık duyuyordu. Bunu cümlelerle dile getirmesini de, tüm hareket ve davranışlarına bu rahatsızlığın yansımasını da görebildik.
İran bu bölgede, Türkiye'nin duygusal ve ekonomik sahneden başka farklı boyutlu Azerbaycan Devlet geleneğine geçmesinden, feryatlar çıkaracak kadar rahatsızdı. Türkiye ve Erdoğan aleyhinde yayınlar, internet kanalları, bağımsız blogger görünümlü paylaşımlar ve tabii sosyal medyada İran destekli algı operasyonlarını, zaman zaman yazmıştım.
Daha sonra Pakistan-Türkiye-Azerbaycan ortak askeri tatbikat konsepti devreye girdiğinde ise İran gerçekten kendini ve nefretini açığa vermekten kaçınmadı.
Bu durumda provokasyon içerikli eylemlerin devreye girmesine start verdi.
Azerbaycan'da dini eğilimli bunca dindar kadın profilinin meydana çıkması ise, derinden daha fazla gücün olduğunu da bize izah ediyor!
İran'ın Azerbaycan içerisindeki gücü, hafife alınacak ölçüde değil. İtirazlara bakılırsa, hedef Türkiye-Pakistan-Azerbaycan ortaklığı ile tatbikatlar gözükmüyor. Peki, hedef ne gösteriliyor, İsrail...
Azerbaycan içinde İsrail sevgisi, açığı söylemek gerekirse irrite edici durumdur. İran, İsrail'i bahane ederek sahneye sürdüğü dini eğitimli ve ne söylediklerini iyi bilen hanımların ağzı ile şimdiki kadar alışık olmadığımız tehdit içerikli cümleler ile Azerbaycan yönetimine parmak sallıyor.
İsrail'in Azerbaycan içerisinde bu kadar aktif durumda olması, iç açıcı bir durum değil. Lakin İran'ın bunu bahane ederek Azerbaycan Devletini tehdit etmesi, Azerbaycan vatandaşları içerisindeki dindar tabanı, daha doğrusu İran eksenli dindar taban ile Azerbaycan Devletini karşı karşıya getirmesi ise, İran'ı nasıl tedirgin olduğundan ve ne kadar Azerbaycan içerisinde güçlü yapıya sahip olmasından haber vermektedir.
Azerbaycan, Karabağ savaşında İsrail'den gelen destekten memnun kaldı. İsrail'e nasıl güvenilir, ben mesela güvenmem ama o günlerde bu destek anlamlı idi ve bu durum Azerbaycan kamuoyunda da sempatik yer buldu. İran'ın buna sinir olması ve kendi etkisindeki yumuşak güç ile Azerbaycan içerisinde provokatif eylemlere kalkışması, bize bölgede halen süren gerilimden haber veriyor.
İran içerisindeki bazı dindarların, bazı resmi statülü kişilerin de, İsrail üzerinden Azerbaycan'ı hedef alması, İran'ın esas derdi üzerine yoğunlaşmamızı da gündeme taşıyor.
Azerbaycan'da, İsrail gücü hep vardır. İran da bunu bal gibi biliyordu. Yahudi kökenli vatandaşları var Azerbaycan'ın. Ve Azerbaycan'ın Karabağ'la bağlı davasında Yahudi lobisi yurtdışında Azerbaycan'a ciddi destek verdi. Bunun karşılığında Azerbaycan'da İsrail'e duyulan sempatinin devreye girmesi konusu da, yeni bir konu değil. Lakin İran birden bire kendi etki çevresini devreye sokmakla bize esas derdini de göstermiş oldu.
Mesele İsrail değil! İran iyi biliyor ki; İsrail'e duyulan sevgi, derin sosyolojik değişim için yeterli değil. Lakin Türkiye'nin tek ve sosyolojik yapıyı etkileyebilecek gücü ve hakimiyeti ise, İran'ı cidden meydandan çıkaracak güçte. Dolayısı ile İsrail bahanesi, Türkiye endişesi için kamufledir.
Pakistan-Türkiye-Azerbaycan ortaklığı ile meydana çıkan yeni strateji ortaklık için İran ne söylese tutmaz. Söylediğini ve itirazını kimseye izah edemez. Lakin İsrail hedef göstererek, Azerbaycan Devleti ile pazarlık masasına oturmak, onun için daha anlamlı içeriktir. Kendi içindeki Türk kökenli vatandaşına İsrail ile ilişkilere itiraz edilmesini izah edebilmesi doğaldır. Türkiye-Pakistan-Azerbaycan ortaklığına itiraz edebilmesi ise, ne kendi Türk kökenli vatandaşlarına, ne de Azerbaycan içerisindeki İran eksenli dindar yapıya, kolay izah edilecek durum değil.
İsrail ve İran itişmesinin, Azerbaycan üzerinden rüzgara dönüşmesi ise, Güney Kafkasya'daki istikrar açısından ciddi tehdittir.
İkisi birbirine benzeyen, provokatif eylemleri bol olan İran ve İsrail arasında kalmaktansa, ikisinden de uzak durmak daha aklı selimdir. Azerbaycan için ikisi arasında denge oluşturmak, şimdiki aşamada zordur ve tehlikelidir. İkisine de mesafe, hayatidir ve gereklidir.