İsrail, kendi geleceğini inşa etme hedeflerine sahip olduğunu kimseden saklamıyor. Sınırlarını genişletme gayreti de ortada. Ama esas hedefi, ona engel teşkil edecek gruplara, ideolojik yapılara karşı "asimetrik savaş" olduğu da göz ardı edilmemeli. Hizbullah liderinin öldürülmesi bu siyasi aklın sonucu olarak karşımızda.
İran üzerinden cereyan eden tüm olayları da İsrail'i coğrafyada kalıcı kılmaya gayret eden "küresel akıl" üzerinden analiz etmek gerekiyor. İran Cumhurbaşkanı'nın öldürülmesi, Haniye'nin şehit edilmesi ve Hizbullah liderine yönelik operasyon, "topyekun savaş olur mu?" sorusunu gündeme boşuna taşımadı. İsrail, topyekun savaş yapacak bir yapıya, İran ise bunu göğüsleyecek ekonomik güce sahip değil. Ayrıca savaş demek kara müdahalesi demektir. İran ile İsrail arasında karadan sınır yok. Dolayısıyla karadan müdahale olmazsa, bu hava üzerinden çatışma olacağına dair çoğu uzmanın kanaati söz konusudur.
İsrail, bir taraftan Gazze'deki vahşiliği gündemden düşürmek istiyor, diğer taraftan kendine kalıcı olma yolundaki bölgesel engelleri ortadan kaldırmaya çalışıyor. İran adına coğrafyada boy gösteren tüm yapıları saf dışı bırakma yoluyla İran'ı "razı" kılmayı denediğine dair fikir de hakim.
İran içindeki dengelere iyi bakmak gerekiyor!
İran her ne kadar kapalı ve Batı ile çatışan bir profil üzerinden tanıtılsa da, kapalı kapılar arkasında herkesle görüştüğü sır değil. Devletler bunu hep yapar zaten.
İran, İsrail'e roket cevabı verirken bir taraftan zayıf düşmüş durumunu kapatmaya gayret ederken, diğer taraftan ise "İsrail'e kimse bir şey yapamaz" görüntüsünü de zarara uğrattı. Ama esas mesele şudur: İran, İsrail konusunda nelere zorlanıyor?
İran içinden dönüştürülmek mi isteniyor?
Çokça senaryolar var. İran üzerine en fazla oynanan senaryo, "içinden dönüşümü". Yeni Cumhurbaşkanı içeride fazla etkili olmasa bile çoğu gözlemciye göre dönüşümün simgesi olacak. Olup olmayacağını ise göreceğiz. İran içindeki dengeler tek katmanlı değil. "Hattası" var; İran içinde İran dışı tüm aktörlerin de etki ve alanı gözden kaçmamalı. ABD, İngiltere ve bölgedeki milisleri olan İsrail, İran'ın içine hakim görünüyor. Bu durumda "kadim devlet" nasıl bir yol haritası ile geleceğini dizayn edecek, bu önemli bir sorudur. Ne olursa olsun, İran bir bütün ve istikrarlı kalmalı.
İran içine yönelik küçük bir siyasi deprem, yeni göç dalgası anlamına gelmektedir. Bundan en fazla etkilenecek ülkeler ise Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan olacaktır. İran'ın istikrarı en başta Türkiye ve Azerbaycan için hayati öneme sahiptir.
İsrail'in "vaad edilmiş topraklar" hezeyanı ile coğrafyanın geleceğini tehdit altında tuttuğu açıktır. İsrail'e dur denilmemesinin en başlıca nedeni, tıpkı Rusya-Ukrayna savaşında olduğu gibi, ABD ve İngiltere arasındaki Çin meselesidir. "Dünyanın patronu kim olacak, kaynaklar kimin elinde olacak?" sorusu üzerinden meydan muharebeleri yaşanıyor. Günün sonunda bu soruya kim cevap verecek? Tabii ki, silah tüccarları! "Küresel finans kapitali" de bu durumdan ekonomik kazanç sağlamayı ihmal etmeyecektir.