İran yeni cumhurbaşkanını seçti. Her zamanki gibi İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in hayır dualarıyla seçim gerçekleşti.
İran siyasetine yön veren kişinin dini lider olduğunu dikkate alırsak, o zaman İran’da yeni dönem başladı fikrinden ziyade, İran’ın Ruhani döneminin hangi amillerle dizayn edileceğine dikkat etmemiz gerekiyor. Öncelikle yeni cumhurbaşkanı Ruhani’nin eski nükleer başmüzakereci olması, bir kaç dil bilmesi, artı hukuk eğitimi alması Ruhani’yle birlikde İran devletinin dünyaya bir mesaj vermek istediğini anlamaktayız.
İran dünya ile gerginliğini özellikle ABD mahreçli nükleer program ağırlıklı zıtlaşmanın faydasını görmemektedir. Her ne kadar da bunu ifade etmeği devlet yapılarına uygun görmeseler de adımlar ve beyanlar derin İran devletinin başta dini lider olmak üzere bu tutumun değişmesini arzu ettiğini, Ruhani’yle birlikte yapmak istediklerini dolaylı beyan etmiş oldular. Dikkati çeken ikinci husus odur ki, Ruhani bundan önceki cumhurbaşkanlarından farklı olarak etnik problemlere özellikle Türklerin medeni hak ve özgürlüklerine dönük olumlu mesajlarla İran’ın hep inkar ettiği sorunların çözümüne sıcak baktıkları mesajını verdi. İran Türkleri ve diğer etnik gruplara kendi dillerinde okul, medrese haklarının tanınacağını, son yıllar sadece Türklerin Urmiye Gölü’nünün kurumasına dönük feryatlarına kulaklarını kapatmış İran siyasetinin tam aksine, Ruhani’nin bu sorunu çözeceğine dair söz vermesi oldukça anlamlı ve yeni siyaset döneminin çerçevesini belirlemekte belirginlik ortaya sunmuştur.
Hasan Ruhani siyasetteki özgeçmişiyle dikkat çekici bir isimdir. Nükleer başmüzakereci gibi duruşuyla ise ülkesinde “Diplomasi Şeyhi” olarak nitelendirildi.
Peki, Hasan Ruhani’yle birlikte İran’da neler değişecektir?
Eski cumhurbaşkanının İran devlet gururunu ezdiği fikrini savunan dini lider mahreçli isimlerin, örneğin Dini Lider Hamaney’in SEPAH’daki (Devrim muhafızları) temsilcisi Abdullah Hac Sadigi veya Ruhani’nin seçim grubunun başkanı dini lidere yakınlığı ile bilinen Mehmetrza Nemetzade’nin açıklamalarına dikkat getirirsek, görürüzki Ahmedinejat’ın söylem ve tarzına itiraz sözkonusudur. Mehmetrza Nemetzade’nin, Ahmedinejat “MİLLİ KAHRAMAN” olmak istiyordu, “Yolunu yalnış seçti”, Abdullah Hac Sadigin yeni hükümette “yalaka ve ikiyüzlülere yer yok” açıklamaları Ahmedinejat’ın döneminden rahatsızlığın olduğunu Ruhani’yle beraber “ülkemizin onuru geriye dönecektir” ifadesiyle ise uluslararası denegeye hesaplanmış bir seçim olduğunu görmüş oluyoruz.
İran dini lideri Hamaney ile gerginlikler yaşayan Ahmedinejat siyasi meydandan adeta silinmek üzere dizayn kuruldu. İran devletinin imajını zedelediğini açıktan ifade eden İran devlet yetkilileri bu anlamda Ruhani’den pek fazla şey beklemektedir.
İran’ın duruşunun değişmesi sözkonusu değildir zaten. Ne Suriye, ne kendine yönelik taleplerle bağlı duruştan feragat edecek gibi bir hali yoktur zaten. İran tehlikenin kendini sarma ihtimalini bile kendisi için hayat memat meselesi olarak görüyor. Sadece İran’ın yeni döneminin Ruhani’yle birlikte daha imaja, karizmaya ve uluslararası dengeye hesaplanmış yaklaşım olacağı sözkonusu. Hasan Ruhani dini lidere bağlılıgıyla bilinen bir isimdir. Bazı gerçekleri görmezden gelme yerine, sorunu çözmek niteliğini ortaya sunmakla yeni İran, değişen İran mesajını vermeye gayret edecektir.
Ahmedinejat’ın belirsiz tavırları, bazen birbirini inkar eden beyanları İran yetkililerince de rahatsızlık nedeni olmalı ki, ısrarla Ruhani’yle birlikte İran’ın “onuru ve imajı” geri dönecek mesajları verilmekte.
İran ABD’nin, özellikle etnik kimliklere dönük çalışmalarından rahatsız. Amerikan politikacılarının özellikle Türklerin hak ve özgürlüklerine dönük beyanları da ürkütücü olmalı ki, Ruhani seçim beyanlarında etnik kimliklerin, özellikle Azerbaycan Türklerinin kendi ana dilinde okuma sorunlarının çözümüne yönelik sözler vermiş oldu. Gerçi burada lokalda Tebriz’in genelde ise Azerbaycanın seçim desteğini almak ciddi meselelerden idi. Çünkü Azerbaycan İran’ın genelindeki seçim atmosferine pek sıcak bakmamakla, aslında kendi sorunlarına dikkat getiren siyasi duruş bekliyordu. Ruhani bu konuda pek başarılı olamasa da bunu yakalamayı Azerbaycan’ın desteğini almayı hedefledi. Galiba pek fazla olmasa bile, Türklerin seçimlerdeki oy vererek iştirakının tek nedeni de Hasan Ruhani’yle birlikte özgürlüklere kapı açılabileceğiihtimaline kafalarında yer vermeleri oldu.