IŞİD’in Irak ve Suriye’deki varlığı, bir taraftan nitelik değişimine uğrarken öte yandan ilginç koalisyonların kurulmasına da yol açıyor. IŞİD, öncelikle kuracakları devletin ihtiyacı olacak petrol ve su kaynaklarını hedeflemiş durumda ve bu strateji yeni bir keşif anlamına gelmiyor. Hemen tüm savaşlarda, işgal eden devlet işgal ettiği yerin önce can damarlarını ele geçirir, bu arada geçtiği yerleri tahrip eder, insanları öldürür ya da sürer. İşgalcinin siyasi eğilimleriyle uyumlu olmayan her moral simge yerle bir edilir, binalar, ibadethaneler yıkılır. İşgalci, ele geçirdiği yerlerde eski rejimi sonlandırır ve kendi rejimini kurar. IŞİD de aynen bu şekilde hareket ediyor. Ancak bu kez farklı olan, Ortaçağ savaşlarında olduğu gibi, çok uluslu ordu kurmuş olan bu yapının kendi ülkelerini işgal etmeleri. Diğer bir ifadeyle ortada devletler arası bir savaş yok, ama stratejiler devletler arası savaşlarda uygulananlara benziyor. Ayrıca haritalar üzerinde Irak ve Suriye diye iki ayrı devlet olması, bu iki ayrı devletin birer ayrı hükümetlerinin olması IŞİD’in katiyen dikkate aldığı bir konu değil.
Aynı anda iki ülkede ve aynı yöntemlerle ilerleyen IŞİD için, Irak ile Suriye’yi ayıran sınırlar mevcut değil ve tam da bu durum haritaların değişeceği ihtimalini güçlendiriyor.
IŞİD karşıtı koalisyonlar belli
Haritaların değişme ihtimali, hem bölgedeki halkları hem de çok sayıda devleti pozisyon almaya zorluyor. Irak Kürdistan’ın yeni haritalara itirazı yok, ancak Suriye Kürtleri buna karşı çıkıyorlar. Irak’lı Şiiler de bölünmeye sıcak bakmadıklarını dile getiriyorlar; tabi genelleme yapmak zor. Sünni Arapların IŞİD’le birlikte davrananları bölünmeden yana, diğerleri değil. Suriye’deki Nusayriler de pek bölünme yanlısı gözükmemekle birlikte belki Irak Kürtleri gibi kendilerini kurtarma, sırtlarını Akdeniz’e yaslayacak bir Nusayri devleti kurmayı hesaplıyor olabilirler.
Halkların beklentileri zaman içinde değişebilir; imkansızı istemek yerine makul olana razı olmaları söz konusu olabilir. Bununla birlikte, bölünme senaryoları farklı koalisyonların da gündeme gelmesine yol açıyor.
İddialardan biri, Irak Kürtlerinin IŞİD’e yardım ettikleri. Bu yardımdan kast edilen muhtemelen dolaylı bir destek. İddia sahibi Bağdat yönetimi ve onlara göre IŞİD başarılı oldukça Kürdistan’ın bağımsızlık şansı artıyor. Suriye’de ise Kürtler IŞİD’le mücadele eden Özgür Suriye Ordusu ile birlikte davranıyorlar. Özgür Suriye Ordusu, Esad’ı devirmek için mücadele veriyor ve bu çerçevede Suriye Kürtleri ile de çatışmaya giriyordu. Şimdi, daha büyük bir tehdit ortaya çıkınca, Esad güçleri, Özgür Suriye Ordusu ve Suriye Kürtleri aynı tarafta toplaşmış oldu.
IŞİD yanlısı koalisyonlar belirsiz
Bağdat yönetimi ABD’den uzman, İran’dan asker, Rusya’dan silah alıyor. Muhtemelen aynı üçlü Şam yönetimine de benzer biçimde destek veriyordur. IŞİD karşısında kurulan karmaşık ve kısmen değişken koalisyonları takip etmek mümkünken IŞİD’in kimlerle koalisyon yaptığı açık değil ve esas sorunun da bu olduğu söylenebilir.
IŞİD’i el altından destekleyenlerin kim olduğunu bugün kullandıkları silahlara, gelir biçimlerine bakarak çıkarmak mümkün gibi gelebilir; ancak bu tür bulgular yanıltıcı adresler de verebilir. Beklentileri doğrultusunda bir sistem kurarlarsa, o zaman hangi oyuncularla ikili ilişkiler geliştirecekler, ona bakarak geçmişteki işbirlikleri anlaşılabilir. Ya da IŞİD mücadeleyi kaybedebilir; o zaman da liderlerinin hangi ülkelere kaçacaklarına, kimlere sığınacaklarına bakmak gerekir.