Düşünür Slavoj Zizek'in Filistin'in iptal edilebilirliği üzerine kaleme aldığı yazıyı ruhum sıkılarak okudum. (Serbestiyet çevirmiş yazıyı) Nasıl sıkılmasın, akranlarımla biz, çocuklukları hiç görmedikleri Mescid-i Aksa'nın bahçesinde geçmiş bir nesiliz... 'Biz şiir yazmıyoruz, biz direniyoruz'' diye isyan eden Mahmut Derviş'i yüzlerce kez okumuş, okumuş, ezberlemiş, duvarlara, ''Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var' diye yazmış bir nesiliz. Nasıl gönlüm varsın ki; ''Filistin'i İptal Etmek'' yazısını kılım kıpırdamadan okuyayım...
Yazıda Gazze'deki insani drama paralel olarak Avrupa'da ama özellikle Almanya'da gelişen aşırı İsrailci politikalardan ve sansürlerden bahsediliyor. Bunlar Holokost sonrası artık gelenekselleşmiş sansür ve yasaklar değil, artırılan, çoğaltılan yasaklardan bahsediliyor. Öğretim üyelerine, düşünürlere, yazarlara, aktivistlere getirilen yasaklamalar, uzaklaştırılmalar bunlar... Tabii bu arada Almanya, oyunu yine yanlış oynuyor, Hitler zamanında da soykırımın mekanıydı, 2024'te de İsrail'in yaptığı soykırımı destekleyen mekan olarak ikinci kez ismini soykırımla yan yana yazdırıyor! Düşünür Garaudy'nin kitaplarının basılması ve dağıtımı da yasaklanmış Almanya'da.. Zizek, Filistin Kongresi'nin ilkin iptal edilip ardında da en sert usulde dağıtılarak, katılımcıların püskürtüldüğünü yazıyor, onları yerlerde sürükleyen Alman polislerin sırıtkan gülüşlerinde bir Nazi mirası yakalamış...
Irkçılığın insana saldıran ve ne kadar insanlık karşıtı bir şey olduğunu İsrail bir kere daha ispat ediyor Gazze'de... Öldürdüğü insanları ''insan değiller, insanımsı yaratıklar' diye aşağılayan bir kötülük var karşımızda. İsrail deyince; bir kötülüğün, bir uğursuzluğun, bir karanlığın, bir pervasızlığın, her yere sızdığını, sızmakta olduğunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz... Binlerce çocuk ölüsü, parçalanmış bebekler, hastane yıkıntıları arasında keşfedilen toplu mezarlar...
Soru çok sert: İsrail, tüm kötülüğü ile, Filistin'i yutarak iptal edebilir mi? Bunu nereden mi çıkartıyorum? 3 gün evvel, Filistin Esirler Cemiyeti ile FKÖ'ye bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti, ortak bir açıklama yaptılar; İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria'da 7 Ekim'den bu yana gerçekleştirdiği gözaltılar ciddi şekilde artmıştı, 8 bin 640 Filistinli Batı Şeria'da tutuklu durumdaymış... Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te, 7 Ekim'den beri İsrail askerleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 497 Filistinli hayatını kaybetmiş...
Yani sadece tutuklanmalar ve katliamlar sürmüyor, bu arada yerleşimciler de bir kanser hücresi gibi, bombardıman edilmiş yerlere koşuşarak, üşüşerek yerleşiyorlar ve silahlı milis güç oldukları için kendilerine itiraz eden Filistinlileri de öldürüyorlar... İsrail her gün ve her saat genişliyor...
Fakat bu arada garip bir şeyler oluyor, bunu kelimelerle tam olarak tarif etmem şimdilik kolay değil, için için büyüyen bir sezgi diyebilirim belki; İsrail bu kadar çok yok edip, bu kadar çok ilerledikçe, Filistin'in sınırları da gözle görünmeyecek şekilde genişliyor. Bu genişlemeyi de kelimelerle anlatabilmek çok kolay değil... Bugün yeryüzü gençliği, üniversiteler, liseler, Filistin bayraklarını kalplerinin gönderine çekmiş bir halde, Filistin'in yepyeni sınırlarını çiziyorlar. Zulüm ve kör şiddet arttıkça, insanlık cephesi de tahkim oluyor böylece... Garip bir şey, aritmetiği yok belki ama Filistin, bedenen vuruldukça, ruhlarda istihkam oluyor sanki. İsrail'in soykırımına itiraz eden her genç birer kaleye, Siyonizme karşı sıkılan her yumruk birer Filistin sancağına dönüşüyor.
İşin şiirsel yanıdır belki bu, lakin İsrail'in bunca yıldır antisemitizm ile savaşırken, işlediği zulümlerle tersinden bir antisemitizmi hortlatmak üzere olduğu da bir başka önemli gerçek! Ve bunu bir türlü göremiyor. Toprak iştahı ve mazlum ah'ları, gözlerini öylesine kör etmiş ki onun. Göremiyor dünyada ne kadar yalnızlaştığını, ne kadar öfke birikimine sebep olduğunu...
İsrail, kötülüğün simgesi dünya gençlerinin nazarında... Asıl iptal olan İsrail!