Turnusol kâğıdı görevi görmeleri nedeniyle bazı olayları çok önemli buluyorum. Bu sayede kim gerçek demokrat kim sahte demokrat, kim gerçek özgürlükçü kim sahte özgürlükçü, kim samimi kim değil ortaya çıkıyor.
Bugünlerde yaşadığımız bir olay gerçek ve sahte olanları ortaya koydu.
Toplumumuz için zararlarını sık sık dile getirdiğimiz, 1923 yılının Ekim ayında şirket olarak kurulan Disney'in dijital yayın platformunun, 1923'ün Ekim ayında Cumhuriyet'i kuran Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir filmi, Ermenistan ve Ermeni diasporasının baskısı sonucu yayından kaldırmasıyla kızılca kıyamet kopuverdi.
Global yayıncılardan Disney, dünyada en güçlüsü olarak bilinirken kimin aklına gelirdi ki, Ermeni diasporası onun üstünde bir güçtür!
Ve Disney'de sokağa atılacak ne kadar çok 40 milyon dolar (Atatürk filmi için bölüm başına 5 milyon dolar anlaşma yapılmış!) varmış!
Son birkaç gündür Disney'e karşı her kesimden tepkiler yükseliyor. Gerek muhafazakâr kesim gerek seküler kesim gerekse sanatçıların bir kısmı Disney'in geri adım atması için tweetler atıyor, beyanatta bulunuyorlar.
Adeta Disney'e karşı adı konulmamış bir boykot başladı.
Disney'in, Türkiye'ye karşı yaptığı bu terbiyesizlik elbette ki sineye çekilecek bir durum değil. Toplum olarak bu duruma karşı gereken tepkiyi en güçlü şekilde göstermeliyiz. Toplum olma ve devlet olmanın gücü böyle zamanlarda ortaya çıkar.
Lakin burada daha önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz.
Disney, ülkemizde yayına ilk girdiği andan itibaren reklamlarında ve yatırım söylemlerinde başta LGBT olmak üzere cinsiyet eşitliğine öncelik vereceğini, yapımlarıyla bu sapkın grupları destekleyeceğini ilan eden bir yayıncı.
Bu söylemlerini de filmleriyle ve dizileriyle hayata geçirmiş.
İlk yayına başladığı andan itibaren sapkınlıklarla dolu film, dizi, animasyon yayınladığında tehlikenin boyutuna bu satırlarda defalarca dikkat çekmiştik. Bu kanalın toplumu, aileyi, çocukları zehirleyen, aile bütünlüğünü tehdit eden, ahlaksızlığı özendiren, sapık ilişkilerin reklamını yapan bir ifsat merkezi olduğunu ve gereken tedbirlerin alınmasının gerektiğini defalarca dile getirmiştik.
Daha ilk yayınlarında yerli sanatçıların oynatıldığı, PKK'yı masum göstermeye çalışan diziyle karşılaştık. Çocuk yaşta kızların, cinsiyet eşitliği propagandasına alet edildiğini gördük. Göstere göstere her mecrada sapkın projelerin reklamlarını afişe ettiğine şahit olduk.
Yayına başlamadan geliyor olduğunun PR çalışmalarını yapan Disney'e karşı devlet ve milletçe boykot uygulanması gerektiğini, sesimizin çıktığı kadar duyurmaya çalıştık.
Bugün Atatürk filminin yayından kaldırılması üzerine kükreyenler o zamanlar adeta dut yemiş bülbül gibiydiler. Hatta Disney'in bu sapkınlıklarına sahip çıkanlar bile oluyordu.
Özellikle bizim mahalleye seslenmek istiyoruz! Kompleksten kurtulamadığınız sürece mevsimlik olmaktan öteye gidemeyeceğiz.
Duruş, kelâmdan değerlidir. Bir duruşunuz olsun velev ki sükût edin.
Dün eleştirdiklerinizin şablonu size uymayacaktır bilesiniz. Her fırsatta bütün değer ve mukaddesatınıza dil uzatanlara şirin görünmeye çalışmak da neyin nesi!
Atatürkçü tayfaya da bir uyarımız olsun. Anne-babalarımızın ve evladımızın yuvası aileyi kökünden ifsat ederlerse; ölümsüz lider olarak gördüğünüz Atatürk'ü sevdirecek, anlatacak nesilleriniz ve bir geleceğiniz de kalmayacak!
Hiçbiriniz Disney'in aileyi hedef alan, çocuklarımızı elimizden almak için göstere göstere hedef belirleyen sapkınlıklarına karşılık vermediniz maalesef.
Mesela şimdi sorsak ki: Daha yeni, CEO'sunun resmi Twitter hesabından, "haklı gururumuz!" metninin altına elma logolu pankartlarla LGBT'lilerin fotoğrafını iliştirerek, aileyi ifsat savaşında adeta "ben de varım" açıklamasını yapan Apple için de "boykot yapacak mısınız?", kaç kişi el kaldırır?
"Apple Atatürk'ü sevmediğini henüz açıklamadı!" diye mi reaksiyon vereceksiniz?
Hiç olmazsa Kemal Atatürk'ü dinleyin: "Efendiler, sosyal hayatın kökeni, aile hayatıdır. Aile, açıklamaya gerek yoktur ki kadın ve erkekten oluşur...", "... Medeniyetin esası, gelişme ve gücün temeli aile hayatındadır. Bu hayatta fenalık, muhakkak sosyal, ekonomik, siyasal güçsüzlüğe sebep olur. Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurların doğal haklarına sahip olmaları, aile görevlerini başaracak güçte olmaları gereklidir."
Atatürk'ün bu sözleri, işlerine gelmeyen fikirlerini bilmeyen cahillere duyurulur...
Şahıslar gelip geçicidir ama fikirler kalıcıdır.
Atatürk'ün şahsına yapılan terbiyesizliğe tepki gösterenler onun fikirlerinin çiğnenmesine niye ses çıkarmazlar, anlaşılır gibi değil.
Hani çok seviyordunuz?
İşte bu yüzden bu tarz olayları önemsiyorum.
Samimi olanlar ile samimiyetsiz olanları ortaya çıkarıyor.
Son sözüm de birtakım sanatçılara...
Disney ile anlaşması olan, her fırsatta Atatürkçü olduklarını haykırmaktan geri durmayan bazı sanatçılar her ne hikmetse Disney'in yaptığı terbiyesizliğe tek kelime dahi etmiyorlar.
Demek ki onların Atatürk sevgisi para sevgisine yenik düştü...
Bunlara daha ne demek gerekir bilmiyorum!
İsmet Özel'in dediği gibi diyelim, desem öldürürler demesem öldüm!