İnternet artık hayatımızın neredeyse kaçınılmaz bir parçası. İnternet hayatımıza hem riskler hem de imkanlar getiriyor. Bu sebeple sağlıklı internet kullanımını sağlamaya çalışırken risklerini kontrol etmeye çalışmamız lazım. Bu yazıda sizlere internet kullanımı sırasında oluşabilecek olumsuz psikolojilerden bahsedeceğim.
Sosyal izolasyon
Sosyal medya bir taraftan yüzlerce insanla sanal ortamda bağlantı halinde kalmayı sağlarken, aynı zaman da gerçek dünyada sosyal yalnızlığını sebebi de olabilir. Yani, çok sayıda sanal arkadaşımız varken, gerçek dünyada arkadaşımız olmayabilir. Nitekim, araştırmalar “Aşırı sosyal medya kullanımının” sosyal izolasyonla paralellik gösterdiğini söylüyor. Yalnız kişilerin mi aşırı sosyal medya kullandığı, aşırı sosyal medya kullananların mı yalnızlaştığı ikilemi ise çözülebilmiş değil. Muhtemelen ikisi de doğru.
Sanal kimlik inşası ve kimlik karmaşası
Sanal kimlik oluşturmanın ilk boyutu başkaları için algı inşa etmektir. Özel çekilmiş resimlerle, seçerek oluşturulmuş imajlarla, inşa edilmiş profillerle bizimle ilgili izlenim oluşturup, başkalarına sunarız. Eğer bu kimlik inşası gerçek olanla bariz farklılaşırsa hem doğallığımız hem de kendimizin ve başkalarının bizi olduğumuz gibi kabullenmesi bozulabilir.
Sanal kimlik oluşturmanın ikinci ve ileri boyutu ise sahte kimlik oluşturmaktır. İnternet kullanıcılarının bir kısmı internet dünyasında ikinci bir paralel hayat oluşturuyor. Bu kişiler sanal dünyada gerçek dünyadakinden farklı olarak bir sosyal kimlik inşa ediyorlar. Orada olmayı arzu ettikleri kişi gibi oluyorlar. Bu kişiler iki kimlik arasında sıkışıp kalabiliyorlar. Bu sanal kimlik bir yandan onların psikolojik ihtiyaçlarını giderip, sosyal kontrollerin dışına çıkmayı sağlarken öbür taraftan gerçek dünyaya yabancılaşmaya, ondan uzaklaşmaya sebep olabilir.
Göz önünde olma ihtiyacı ve mahremiyetin azalması
Sorunlu internet kullanımının oluşturduğu olumsuz sonuçlardan biri de göz önünde olma ihtiyacının giderek artması ve mahrem alanın azalmasıdır. Bazı internet kullanıcıları hayatlarını akış halini podyumdaymış gibi herkesin gözü önüne sokarlar. İnternet olmadığında ancak ailelerine ve yakın dostlarına gösterecekleri fotoğrafları internet aracılığıyla daha geniş bir kitleye sunarlar. Bu durun mahrem alanın silikleşmesi, sahne görünürlüğünün arttırılması anlamına gelir.
Hayatların kıyaslanması
İnternetin yaşattığı olumsuz psikolojilerden biri de “başkalarının hayatın parlak ve ışıltılı bizimkisinin ise sönük olduğu algısını” oluşturmasıdır. Sanal arkadaşlarımızın tatillerini, evlerini, yemeklerini, aktivitelerini ön plana çıkardıkları paylaşımları sonucunda; başkalarının hayatı ile kendi hayatımız arasında “kıyaslama psikolojisi” oluşur. Gerçek hayatın sadece parlak anlarının ön plana çıkarılması, problemli taraflarının geri planda bırakılması olup bitenin yanlış temsiline sebep olur. Resmin toplamı değil bir parçası görülmüş olur. Halbuki kendi hayatlarımızın tüm resmini biliriz. Bu hal birçok kişide kendi hayatlarından memnun olmamaya sebep olabilir. Bu durum bir sinema filminin çekilmiş olduğunu, gerçek olmadığını unutmak gibidir.
Sanal alemin dışında kalma korkusu
Sanal dünyayı yaşamlarının merkezi haline getirmiş kişiler, sanal ortamdan uzak kaldıklarında “Ben yokken neler oluyor?” psikolojisine kapılabilirler. Bu sebeple de, sürekli sosyal medyada çevrim içi olup hesaplarında neler olduğunu kontrol ederler. “Kim nerede ne yapıyor? Kim ne paylaşmıştır? Paylaşımlar ne kadar beğenilmiştir?” soruları sürekli online olma ihtiyacı doğurabilir. Bu sebeple kişi kendi yaşamına ve yaşadığı ana odaklanamaz olur.