“Hükümetin şu sıralarda en az ihtiyacı olan ne?” diye sorulsa vereceğim cevap belli: ‘İnternet ligi’nde ‘sansür uygulayan ülkeler’ arasına itilmek... Öyle bir liste ve o listeye giren ülkeler var; Türkiye’nin aralarında yer almaktan hiç mutlu olmayacağı ülkeler...
En fazla ihtiyacının neye olduğunu da yazayım: Varlığını tehdit etmekte olan sorunla hukuk devleti ilkeleri ve demokrasi içerisinde baş etmek... Bunu yapmak mümkün ve o yoldan ayrılmazsa, Ak Parti, yalnızca içeride değil dışarıda da, takdir toplamayı başaracaktır...
Neyse, konumuz ‘internet’; biz ona bakalım...
İnternet yalnız bizim hükümetin derdi mi? Hayır. Wikileaks ve ardından Edward Snowden’in yayımladığı belgeler yüzünden ABD de çok dertli. Wikileaks olayında, ABD, ilgisizlerin eline geçmeyeceği düşünülerek kaleme alınmış ‘gizli’ damgalı belgelerini işportaya düşmüş görmekten hiç mutlu olmadı. Ardından, Snowden’in paylaştığı, en yakın müttefiklerini bile izlediği, dinlediği ve gözlediğine dair belgeler yüzünden ikili ilişkilerine gölge düştü ABD’nin...
Benzer sıkıntıları yaşayan pek çok hükümet var Avrupa’da da...
Herhalde yöneticilerinin aklından “Nasıl yapalım da bu sızmaları önleyelim; onları önleyemiyorsak erişimi kısıtlayalım?” düşüncesi geçiyordur.
Geçmiyor sanmayın, geçiyor... Washington Post gazetesinde, Obama yönetiminin internet sıkıntıları ve onlarla baş etmek için düşündüğü çareler üzerine bir yazı daha önceki gün yayımlandı.
Ülkeler ve hükümetler teknolojinin kapılarına dayadığı ‘teknolojik âfetler’ konusunda sıkıntılılar; bıraksanız Ak Parti’nin başvurduğu erişimi kısıtlama yoluna onlar da girecekler... Ancak, üzerinde biraz düşününce, yasaklayıcı tavrın çözüm olamayacağını görüyorlar...
Yeni yasanın en büyük görevi yüklediği Türkiye İletişim Başkanlığı (TİB) mühendisleri, siyasileri uyarmadılar mı yoksa?
Uyarmaları gereken şu: Bugünün teknolojisi sayesinde internete sansür işlemiyor... Sakıncalı yayın yapan siteleri ülkenizdeki servis sağlayıcılar aracılığıyla yasaklasanız veya sayfaya erişimi kısıtlasanız, aynı yayın vakit kaybetmeden dünyanın başka bir yerindeki servis sağlayıcısı aracılığıyla yine okura ulaşıyor. O sayfaya erişimi engelleyebilirsiniz, ama eş-zamanlı bin yerden pıtrak verirse ne yapacaksınız? Binini de önleseniz, milyon yerden baş çıkarırsa?
Sırf internette sansürü geçersiz kılmaya adanmış uluslararası örgütler, engellenmeye çalışılan yayınları yaymak için alesta bekliyor...
Engellemeye çalışmak, girişimi engellenmek istenene ilgiyi büyütmekten başka bir işe yaramaz.
“Yarar” diyen yalan söylüyor. Bugün doğar doğmaz teknolojiyle tanışıyor insanlar ve 10-12 yaşlarına varan çocuklar bile, zaman içerisinde edindikleri bilgi ve deneyimle, yasaklar ve engellerin etrafından nasıl dolanılacağını kısa sürede keşfedebiliyor...
İnternete sansür uygulayabileceğini sanmak boş bir hayaldir.
Hükümet en azından şunu düşünmeli: Çıkarmak için gayret ettiği yasaya şimdiden tepki verenler de internete engel konulamayacağını, konulsa da aşılacağını biliyorlar; üzerinde bu kadar durmalarının sebebi ne olabilir o halde?
Türkiye’yi ve Ak Parti hükümetini yanlış bir lige itmek dışında?
En başta söylediğimi tekrarlayayım: Hükümetin şu sıralarda en az ihtiyacı olan ‘internet sansürcüsü’ damgası yemektir...