İyi ki çocuklarımızı ufak yaşlardayken, semt pazarımıza götürmüşüz. Onlara sebzeleri ve meyveleri tanıtabilmenin en güzel ve akılda kalıcı şekliydi bu. 15 yılda çok şey değişti, artık pazara gidecek vaktimiz yok. Geçenlerde, internet üzerinden ayakkabı ve giysi siparişlerinden sonra, oğlumun sanal bir marketten satın aldığı su, ekmek ve patatesi de görünce dehşete düştüm. Belki de birkaç yıl içinde bütün dükkanlar kapanır, semt pazarları tentelerini toparlayıp sırra kadem basarlar diye düşündüm. Bir arkadaşımın kızı da internet üzerinden akvaryum balığı siparişi vermiş. Gençlere akıl sır ermiyor!
Tüketim şekil değiştirdi. Gençlerimiz artık bizim yaptığımız şekliyle alışveriş yapmıyor. Global araçlarla işini gören yeni ve kalabalık bir başka portföy var. Bilinçli olarak müşteri demedim, çünkü müşterinin yüzü vardır, sesi duyulur, onunla temas edilir, o gerçektir, ama artık sanal dalgalar halinde hareket eden portföylerdir söz konusu olan.
Hafta sonu WISDOM grubuyla gerçekleştirdiğimiz ''Gençlik'' konulu beyin fırtınaları esnasında da masalarda konuşuldu: Tüketim merkezli bir hayat ekseni üzerinde dönüyoruz. Toplumsal hayatımızın her anı, tüketim ortamlarına göre inşa ediliyor. Ritzer'in ''tüketim katedralleri'' dediği büyük ve büyülü alışveriş merkezleri, artık yaşamın akıp geçtiği merkezler işlevini görüyor. İnsanların zevk aldığı, neşelendiği, eğlenceli ve sihirli ortamlar, giderek hayatın yaşandığı mekanlara dönüşüyor... İnsanlar evlerde veya misafirlikte değil, adeta ''hacca'' çevirdikleri bu yeni mimaride sosyalleşmekte ve tatmin olmaktalar...
WISDOM ribatında dinlediğimiz gençler ve analizini yapmakta olduğumuz gençlik gruplarının tutulduğu atomize yalnızlık, maalesef turbo kapitalizmin kancalarından oldu... Kapitalizmin güçlü seli, büyüsü bozulan dünyada bireyin yapayalnızlığını farkedince bunu sürdürülebilir bir yaşam şekline dönüştürmeyi hedefledi.
İnternet ortamından sürüme giren çok çeşitlendirilmiş hizmetler, artık kesintisiz ve sınırsız bir tüketim evresini oluştururken, tüketimin mimarisi de değişmiştir... Yani artık sadece çok alışveriş değil, sürekli ve sınırsız kuralıyla, sanal alışverişin boyunduruğu altındayız...
Yeni yaşam trendleri; ''sürekli ve sınırsız'' olunca, alışveriş ve tüketim çılgınlığı ilk aşamada eğlenceye, ikinci aşamada hayatın kendisine dönüştü. Mimari de buna uygun olarak giderek mekansızlaştı. İşler, ''süreçler halinde'' ekranlarımız üzerinden gidiyor.
Çok televizyon seyretmeyi eleştirdiğimiz günler de eskide kaldı... Artık televizyon yerine mobil telefonlardan kesintisiz takip edilen cidden sürükleyici ve çok daha profesyonelce hazırlanmış diziler, oyunlar, haberler, müzik kanalları, hiç kapanmayan sanal alışveriş siteleri ile başka bir hayata maruz kalıyoruz.
Gençler bizden evvel vardılar bu ülkeye... ''Boş zaman'' diye bir zamanın olmadığı bir boyutsuzluk bu... ''Bir bildiği var'' derdik mesela, enginlere dalmış bakan birisini gördüğümüzde. Düşünmek için durmak ve beklemek gerekirdi. Geçen gün Gelibolu'daki Azaplar Mescidinin önünden boğazı seyreden iğde ağacının resmini koydum sosyal medyaya... Canı sıkılmıyor mu bu ağacın diye yazmış gençler. ''Can sıkıntısı'' gençlik sosyolojisinin temel kavramlarından...