Sessiz sedasız bir yönetmelik değişikliği girdi hayatımıza. Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, bundan önce var olan elektronik ürünlerdeki koşulsuz iade hakkı kaldırıldı. Diğer ürünlerdeki iadelerde de masrafın tüketiciye ait olmasına karar verildi.
**
Bu aslında; Avrupa Birliği (AB), Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) ve Birleşik Krallık'taki yasalarla birlikte düzenleniyor. Yani Batı standartları neyse o uygulanıyor. Eyvallah. Buna bir sözümüz yok. Dahası bu düzenlemenin asıl amacı, Hepsiburada, Trendyol, N11 gibi alış-veriş sitelerinin statüsünü tahkim etmek. Örneğin ayıplı bir gönderim olması durumunda pazar yeri ile satıcının ortak sorumluluğu olduğunu tescillemek için yönetmelik değişti. Ama değişirken de dev bir problemi orta yere bıraktı.
**
Öncelikle firmalar; stok bulundurma zorunluluğu olmadığı için, personel maliyeti minimum seviyede kaldığı için, mağaza/showRoom gibi kirası yüksek yerlerden uzaklaşıp, estetik giderleri en alt seviyeye çektikleri için, internetten ticarete bayılıyordu. Hatta teşvik etmek amacıyla aynı ürünü internetten, mağaza fiyatının altına bile sattıkları oluyordu. Müşteriler de çeşitli avantajları nedeniyle interneti tercih ediyordu. Yasalar da 'görmeden' yaptığımız bu alış-verişlerde dolandırılmamızın önüne geçmek için çeşitli kolaylıklar sağlamıştı. 'Koşulsuz cayma hakkı' işte bunlardan biriydi. Pek çok Avrupa ülkesinde bu cayma süresini sistem, alış-verişin tamamlanma süresi olarak tanımlıyor ve parayı satıcının hesabına geçmek için, 14 günün dolmasını bekliyor. O denli ileri derecede tüketiciyi koruyan bir haktı bu. Misal mağazada böyle bir hakkınız yok.
**
Gözümün önünde yaşanan bir saçmalığı anlatayım. Adam televizyonu satın aldı. Ödemesini yaptı. Sonra kutuda eksik vesaire var mı diye paketi açtılar satış görevlisi ile birlikte. Emin olmak için de fişe takıp çalıştırmak istediler. Televizyon çalışmadı. Daha mağazadayız. Bir kaç saniyede oluyor bütün bunlar. Adam gayet rahat 'peki o halde bana başka bir kutu verin' dedi. Ne oldu biliyor musunuz? Yeni bir kutu vermediler. O televizyonu servise yolladılar. Sonrasında ne oldu bilmiyorum. Ama daha satın aldığı anda bile üstelik arızalı çıktığını herkesin gördüğü bir televizyonu, değiştirmediler. Bakın iade almadılar demiyorum. Aynısıyla değiştirmediler. Ama bu durum internette olduğunda hemen tartışmasız; iade ise iade, değişimse değişim, ne gerekirse yapılıyordu. Artık yapılmayacak... Mağazada yaşanan bu tablonun aynısı şimdi e-ticarette de yaşanacak...
**
Peki, bu neye yol açacak? Arz edeyim. Bu sayede belki cep telefonu diye salatalık satın almayacaksınız ama görmeden aldığınız bir ürünü de iade edemeyeceksiniz. Misal yeni nesil cep telefonlarında, 'pro' dendiğinde, normalin biraz daha büyüğü olabileceğini düşünüyorsunuz. Oysa bir marka kimseye hissettirmeden cep telefonlarının boylarını küçültmüş meğer. O marka ve modelin 'PRO' versiyonunu isterseniz ancak normal standart boy telefona sahip oluyorsunuz. Şimdi, 'büyük boy istemem' deyip, 'pro' yerine 'normal' bir telefon sipariş eden adam, görmeden aldığı bu ürün için nasıl arayacak hakkını? Ayıplı desen değil. Arızalı desen değil. İstediğinden başka bir ürün de gelmemiş. Ama bu telefon o çok istediği telefon değil. Ve nereden bakarsan bak, üç-dört asgari ücret kadar da para ödemiş ürüne.
**
Değerli dostlar. Bu yönetmelik iptal edilmezse dolandırıcılara da gün doğar. Eğer internetten ticareti teşvik etmek, yaygınlaştırmak ve sektör olarak büyütmek istiyorsanız, bunun yolu tüketiciyi korumaktır. Eğer tüketici kendini yalnız hissederse servis-alan sağlayıcılardan, pazar yeri işletmecilerine, satıcılara kadar kimse bu durumdan mutlu olmaz. E-ticaret hacmi pandemi ile birlikte bambaşka bir noktaya doğru tırmanırken bu hızı durduracak adımlar atmaktan kaçınmak lazım...