YERYÜZÜNDE İslam ve İslam coğrafyasında Müslümanları sadece cihatçı ve fethedici bir topluluk olarak görme, barış dini İslam’ı şiddet dini gösterme gayretleri hepimizi derinden üzüyor.
Barış ve hoşgörüyü tavsiye eden İslam dini, nasıl şiddet dini gösterilebilir. Mazlum insanlar, nasıl zalim gösteriliyor. Toprakları işgal edilmiş Müslüman topluluklar, nasıl dünyaya terörist gösteriliyor.
İslam dini, barış dini olduğu gibi aynı zamanda bir adalet dinidir. Sadece İslam mensuplarına değil, yeryüzünde bütün insanlık ve canlılar için adaleti, acımayı, hoşgörüyü, sevgiyi, saygıyı tavsiye eden bir dinin mensupları şimdi dünyanın her yerinde terörist damgası yiyor. Kuşkusuz bunun için tek taraflı bir suçlama bize doğruları göstermez. Müslümanların ilahi öğretilerine olan yabancılaşması başta olmak üzere birçok olgunun bugünkü tabloyu desteklediğini ifade edebiliriz. Bir mezhebi veya etnik farklılığı bile kendi kendimize düşman belletildik. Birbirine tahammül edemeyen insanlar topluluğu olduk. Nitekim bütün İslam coğrafyasında Müslümanların birbirini katletmesi bu ilahi öğretilerden uzaklaştığımızı gösteren önemli işaretlerden sadece birisidir. Yeryüzünde adalet timsali olması gereken toplulukların, kendi aralarında adaleti tesis edememesi büyük bir üzüntü kaynağıdır.
Yazımın ilk paragrafında dile getirdiğim gibi Müslüman toplulukları sadece cihatçı bir anlayışla dünyaya tanıtmak bu dine yapılacak en büyük kötülüktür. Çünkü İslam, bir medeniyet dinidir. Bir kültür, sanat, edebiyat, mimarlık, estetik duygusunu ortaya koyarak kendi medeniyetini oluşturmuş bir dindir. İslam, akıl ve aynı zamanda da bir mantık dinidir. Kuran’ı Kerim’de de birçok ayette insanları sürekli düşünme ve akletmeye çağırması bu gerçeğin ifadesidir.
Ramazan ayındayız. Dünyanın birçok yerinde Müslümanlar zulüm altında yaşıyor. Yakın tarihte dünyanın en büyük insanlık trajedisi bütün dünyanın gözü önünde hem de göz göre göre Bosna’da yaşandı. Başka coğrafyalarda da Müslümanlar zulme ve katliama uğruyor.
Oysa bizim İslam medeniyetimiz bize dünyanın neresinde hangi din ve anlayıştan olursa olsun insanca, özgürce ve adalet içinde yaşamasını tavsiye ediyor.
Böyle bir dinin mensupları olarak gelin zalimlere karşı ortak tavırlar geliştirelim. Mazlumların yanında yer alalım. Mesela Filistin olayını bir insanlık olayı olarak görelim. Vicdanları sızlatan bu insanlık olayına karşı her zaman ilklere imza atan İzmir’den yine bir ilke imza atarak ticari boykotlar başlatalım. İsrail ticari ürünlerine karşı boykotlar bütün Türkiye ve dünyaya yayılabilir. Sosyal medya ortamları kullanılabilir. İmza kampanyaları başlatılabilir. İnsanlık adına yapılacak çok şey var. Yeter ki bir adım atalım. Burada insanlığın vicdanını harekete geçirecek STK’lara büyük ihtiyaç düşüyor.