Bazen bakıyorsunuz, “insanlık ölmüş” diyorsunuz: Bebeklere yönelik cinayetleri görmeyip, “İsrail haklı” mesajları veren Obama’ya bakıp, Cameron’a, Hollande’a, Merkel’e bakıp.
Netanyahu’ya, o “bebeleri de öldürün; çünkü yarın büyüyüp terörist olacaklar” diyen “pis kadın”a bakıp, “insanlık ölmüş” diyorsunuz. Tam bir sivil katliamına dönen operasyonları alkışlayan İsraillilere bakıp...
İslam dünyasının kimi başkentlerindeki suskunluğa, hatta suskunluktan öte “Hamas’ın susturuluyor olması”ndan kaynaklanan gizli sevince bakıp...
Ama, Müslüman olsun - olmasın bütün dünyanın sokaklarından yükselen isyan haykırışlarına bakıp “İnsanlık ölmemiş” duygusu da taşıyor yüreklerinizden. İsrail’den yükselen seslere bakıp hatta. Gazze bir turnusol kağıdı olmuş insaniyet namına.
Tayyip Erdoğan’ın, meydan meydan “Filistin çığlığı” atışına bakıp ümitleniyorsunuz insanlık ve İslam dünyası adına. Gül’ün çıkışlarına, Davutoğlu’nun gayretlerine bakıp, sabahlara kadar sokaklarda Gazze’yi haykıran topluluklara bakıp, “İyi ki Türkiye var” diyorsunuz, tıpkı Filistin’deki anne gibi, çocuk gibi...
Gazze’de Şifa Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesinde çalışan 67 yaşındaki Norveçli cerrah Mads Frederick Gilbert’in mektubu yayınlandı Middle East Monitor’de.
ABD Başkanı Barack Obama’yı Şifa Hastanesi’nde bir gece geçirmeye davet eden cerrah Gilbert’in mektubu, günlerdir İsrail’in eliyle gerçekleşen bebek katliamına doyan dünyanın bütün insani tükenmişlik ortamında bir insanlık haykırışı gibi duruyor. Gelin, o mektubu okuyalım da, umuda yeniden yapışalım insanlık adına.
“Sevgili arkadaşlar,
Dün gece aşırı bir noktadaydı. Gazze’ye yönelik kara harekatı sonucunda araçlar dolusu parçalanmış, kanayan, ölen, her yaştan, sivil, masum Filistinli geldi. Ambulanslardaki kahramanlar (son 4 aydır maaş alamıyorlar) insanlık dışı bir iş yükünün altında, insanlara yardım etmeye çalışıyor... Bir kez daha ‘dünyanın en ahlaklı ordusu’ tarafından hayvan muamelesi gören insanlara...
Yaralılara, iş arkadaşlarıma büyük bir saygı duyuyorum. Filistin ‘direnişi’ bana güç veriyor, her ne kadar bağırmak, birine sarılmak, ağlamak, kana bulanmış bir çocuğu koklamak istesem de...
Toza bulanmış yüzler. Yo HAYIR! Daha fazla kanayan yaralı gelmesin, hala acil servisinin yerinde kan gölleri var, kanlı sargı bezleri her yerde, temizlikçiler kan birikintilerini, dokuları, saçları, giysileri, ölülerden arta kalnları süpürüyor, tekrar hazırlanmak için, herşeyi tekrar etmek için.
Sadece son 24 saatte 100’den fazla vaka geldi Şifa’ya. Her şeyi olan en deneyimli hastaneye bile yetecek kadar, ama burada.. Hiçbir şeyimiz yok: Elektrik, su, ilaç, ekipman... Her şey paslı ve geçmiş hastane müzelerinden alınmış gibi görünüyor. Ama buradaki kahramanlar hiçbir şeyden şikayet etmiyor...
Bu satırları size yazarken yatağımda yalnız başıma gözyaşı döküyorum, sıcak ama işe yaramayan acının, öfkenin ve korkunun gözyaşlarını. Bu yaşanıyor olamaz!
Ama sonra, şimdi, İsrail’in savaş makinesi acımasız senfonisine yeniden başlıyor, gemilerden top salvoları sahile düşüyor, F-16’lar kükrüyor, İHA’lar (insansız hava aracı) ve Apache’lerin gürültüsü. Hepsi ABD tarafından üretilmiş ve ödenmiş.
Bay Obama, sizin kalbiniz var mı?
Sizi, bir gecenizi, sadece bir gecenizi bizimle Şifa’da geçirmeye çağırıyorum. Belki hademe kılığında gizlenirsiniz.
Yüzde yüz eminim, bu tarihi değiştirecektir.
Kalbi ve gücü olan hiç kimse bir geceden sonra Şifa’dan, Filistin halkına yönelik katliamı bitirmeye karar vermeden çıkamaz. Ama kalpsiz ve vicdansızlar hesaplarını yaptılar ve Gazze’ye yönelik bir başka katliam planladılar. Kan nehirleri bu akşam da akmaya devam edecek. Ölümün araçlarını harekete geçirdiklerini duyabiliyorum.
Lütfen. Yapabileceğiniz herşeyi yapın. Bu daha fazla süremez.”
İmza: Profesör Doktor Mads Gilbert
(Kuzey Norveç Üniversite Hastanesi Acil Durum Kliniği Başkanı)
İşte bu. Bir insanlık sınavı veriliyor Gazze’de. Kazananlar var, kaybedenler var. Obama, Gazze’ye gelip bir gece kalacak mı Şifa Hastanesi’nde, yüreğini kurtarmak için, yoksa umutsuz vak’a olmaya devam mı edecek? Netanyahu’nun bombalarının asıl kendisinin üzerine düştüğünün farkına varacak mı Obama?
Acaba Obama, Cengiz Aytmatov’un “Gün Uzar Yüzyıl Olur” romanını ve oradaki Mankurt tiplemesini okudu mu Okusun faydalı olur, belki Sovyet dünyasından Amerikan dünyasına gel-gitler hisseder içinde.