Birkaç gündür eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un 2018-2019 eğitim öğretim yılında yaptığı konuşmanın görüntüleri sosyal medyada paylaşılıyor.
Eğitim yılının başlaması dolayısıyla Kabataş Lisesi'nde yapılan törende konuşan Selçuk, çocuklarımızı yapay zekânın hâkim olacağı bir dünyaya hazırlamamız gerektiğine dikkat çekiyor. Selçuk 2018 yılındaki törende şunları söylemiş: "Bizim orijinal ve özgün eğitim sistemi kurma ihtiyacımız var. Sizi çok farklı bir gelecek bekliyor. Dijital, fiziksel, biyolojik olanın aynı bedenle bütünleşeceği bir çağa doğru gidiyoruz. Singularity çağı. Yani 20 sene sonra hepinizi vücutlarında çiplerin olacağı, herkesin düşüncesinin uzaydan okunacağı bir çağa doğru gidiyoruz."
Ziya Selçuk'un sözlerinden yola çıkarak 20 yıl sonra olacakları sıralayayım:
1-Dijital, fiziksel, biyolojik olanın aynı bedenle bütünleşeceği bir çağ geliyor.
2- Hepimizin vücutlarında çipler olacak.
3- Herkesin düşüncesi uzaydan okunacak.
Sayın Selçuk'u dinlerken Aralık 2020'de yazdığım "Çip'i kim takacak" başlıklı yazımı hatırladım. Gerek mezkûr yazımda gerekse ondan önceki yazılarımda, 2018 Davos zirvesine katılan Cüneyt Zapsu'yu dehşete düşüren Davos'un gündemiyle alâkalı sözlerini sizlerle paylaştım. Ziya Selçuk'tan sadece 8 ay önce Zapsu benzer şeyler söylüyordu: "Dünya Ekonomik Forum siyasi bir sirk değil sadece. 90'ların başında ilk geldiğimde kök hücre konuşuluyordu, 15 sene sonra dünyada konuşulmaya başlandı... Bu sene dikkatimi çeken, beni de rahatsız eden bir konu... Prof. Harari'nin oturumuna girdim, bazı notlar aldım... Çok değil, 15-20 yıl sonra insanların bambaşka bir cins haline gelme durumu var. Şu an son insan jenerasyonu... Bizden sonraki jenerasyon bağımsız olarak yaşayamayacaklar... Küçük bir elit grup idare edecek insanlığı, sadece memleketleri değil... Bağımsız düşüncelerini kaybetmiş bir insanlıktan bahsediyoruz... Beynimiz hacklenmeye başlandı bile. Beyin dalgaları bir takım biyometrik sensörlerle ölçülmeye başlandı. Bunlar elektrik akımına çevrilerek analiz edilmeye başlandı. Sizin ne düşüneceğinizi, birini gördüğünüz an nasıl reaksiyon vereceğinizi anlamaya başladılar... Kurtulmanın imkânı yok. Siz akıllı telefon kullanmasanız bile yanınızdaki kullanıyor. Veriler ışık hızıyla depolanıyor... Bundan sonra, bu biyoteknolojinin sahipleri bizi yönlendirecekler. Ne yiyeceksin, ne içeceksin... Prof. Harari Kudüs'te Hebrew Üniversitesi'nde. Buna rağmen enteresan bir şey söyledi. Şu anda İsrail hükumeti, her canlıyı, sadece insanlar değil, 24 saat 365 gün kontrol altında tutuyor. Bunu İsrail dışında, bu işin ne kadar önemli olduğunu anlayıp bir kontrol hâline getiren bir de Çin var... Batı'da bunu belki devletler yapmıyor ama şirketlere hiç bakan yok..."
Zapsu'nun anlattıkları da Selçuk'un da anlattıkları bilimkurgu senaryosu değil. Ne söyleniyorsa adım adım gerçekleşiyor.
Mâlûm, "son insan jenerasyonu" olarak Çin virüsü Korona bahanesiyle hepimiz karekodlandık. Artık bir karekoddan ibaretiz. Tüm özgürlüklerimiz bir karekoda bağlı. Kimlik numaralarıyla rakamlaştırıldık ve şimdi de karekoda sıkıştırıldık. Ne diyordu Selçuk, "Dijital, fiziksel, biyolojik olanın aynı bedenle bütünleşeceği bir çağ geliyor." Tahmin ediyorum karekodla dijitalleştirilme safhasından çiplenme safhasına geçiyoruz.
Bakalım insanlık mı kazanacak bilim mi!
Ek: Mevzuyla alâkalı daha önce Star'da yazdığım yazılardan ikisinin bağlantısını, son gelişmelerle birlikte tekrar okumanız ricasıyla aşağıya koyuyorum: